31 Ağustos 2008 Pazar
altın bilezikler
Etiketler:
altın,
altın modası,
altın ve mücevher,
bilezik,
elmas,
hediye,
jewel,
jewellery
28 Ağustos 2008 Perşembe
ŞİŞEN AYAKLAR İÇİN MASAJ YAĞI
Bir kahve fincanı susam yağı
Bir tatalı kaşığı ardıç yağı
Bir tatlı kaşığı lavanya yağı
Bir çay kaşığı okaliptüs yağı
Karışımı yaptıktan sonra ayaklarınıza masaj yaparak uygulayın.Daha sonra da ayaklarınızı dinlendirin.Masajla dinlenen ayaklarınızın şişliği azalacaktır.
Bir tatalı kaşığı ardıç yağı
Bir tatlı kaşığı lavanya yağı
Bir çay kaşığı okaliptüs yağı
Karışımı yaptıktan sonra ayaklarınıza masaj yaparak uygulayın.Daha sonra da ayaklarınızı dinlendirin.Masajla dinlenen ayaklarınızın şişliği azalacaktır.
Etiketler:
ayak bakımı,
ayak sağlığı,
Cilt bakımı
27 Ağustos 2008 Çarşamba
TOPUKLAR İÇİN BAKIM
1- Önce bir kova sıcak su hazırlayın.İçine 2 çorba kaşığı deniz tuzu ekleyin.Ayaklarınızı bu karışımda 20 dak kadar bekletin daha sonra durulayın.
2-2 Çorba kaşığı vazeline 4 adet dövülmüş aspirin karıştırın ayaklarınıza bolca uygulayın ve ayaklarınızı nemli kalabildiği kadar bekletin.Bakım kürünü uyguladıktan sonra pamuk gibi ayaklarınız olacaktır...
2-2 Çorba kaşığı vazeline 4 adet dövülmüş aspirin karıştırın ayaklarınıza bolca uygulayın ve ayaklarınızı nemli kalabildiği kadar bekletin.Bakım kürünü uyguladıktan sonra pamuk gibi ayaklarınız olacaktır...
Etiketler:
AYAK BAKIMI
GÖZALTI MASKESİ
Bir çay kaşığı arı sütü
2 Damla kayısı yağı
1 Damla buğday özü yağı
1 E vitamini kapsülü
Malzemeleri karıştırın ve göz altına sürün.20 dakika kadar beklettikten sonra ılık su ile temizleyin.
NOT- Hassa ve duyarlı ciltlerde uygulamayın
2 Damla kayısı yağı
1 Damla buğday özü yağı
1 E vitamini kapsülü
Malzemeleri karıştırın ve göz altına sürün.20 dakika kadar beklettikten sonra ılık su ile temizleyin.
NOT- Hassa ve duyarlı ciltlerde uygulamayın
Etiketler:
cilt bakım ürünleri,
Cilt bakımı,
cilt maskeleri,
maskeler
26 Ağustos 2008 Salı
CİLT LEKELERİ
25 GR BİBERİYE
25 GR MISIR PÜSKÜLÜ
25 GR CİVAN PERÇEMİ
YARIM LİTRE SUDA MALZEMELERİ KAYNATIP 10 DAKİKA ÇAY GİBİ DEMLEYİN.SÜZDÜKTEN SONRA CİLDİNİZE UYGULAYIN VE SONUNDA SİLİN.BİTTİKÇE KARIŞIMI TEKRAR HAZIRLAYIN.
25 GR MISIR PÜSKÜLÜ
25 GR CİVAN PERÇEMİ
YARIM LİTRE SUDA MALZEMELERİ KAYNATIP 10 DAKİKA ÇAY GİBİ DEMLEYİN.SÜZDÜKTEN SONRA CİLDİNİZE UYGULAYIN VE SONUNDA SİLİN.BİTTİKÇE KARIŞIMI TEKRAR HAZIRLAYIN.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt lekeleri,
cilt lekesi,
cilt maskeleri,
lekeler
LEKELERE KARŞI TEMİZLEME SÜTÜ
250 GR ÇİĞ SÜT
250 GR SAF ALKOL
MALZEMELERİ KARIŞTIRIN.CİLDİNİZİ SİLİN VE CAM ŞİŞEDE BEKLETTİĞİNİZ KARIŞIMI YÜZÜNÜZE UYGULAYIN.KARIŞIMI SABAH VE AKŞAMLARI KULLANABİLİRSİNİZ.
250 GR SAF ALKOL
MALZEMELERİ KARIŞTIRIN.CİLDİNİZİ SİLİN VE CAM ŞİŞEDE BEKLETTİĞİNİZ KARIŞIMI YÜZÜNÜZE UYGULAYIN.KARIŞIMI SABAH VE AKŞAMLARI KULLANABİLİRSİNİZ.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt lekesi,
cilt maskeleri,
güzellik
SİVİLCELER İÇİN TONİK
YARIM LİMON
1tutam menekşe
7 tane kuru bakla
yarım litre su
Tüm bu malzemeler kaynar suda haşlanır.Süzülüp limon suyu eklenir.Karışımı buzdolabında saklayın.Sabah ve akşamları cildinizi bu su ile silerseniz sivilcelerin artmasını engellersiniz.
Sivilce vücutta yaşanan değişimlerin dışa vurmasıdır.Yağlı,fastfood tarzı beslenme,kuruyemiş ve asitli içeceklerden uzak durmak cildinizdeki sivilcelerin oluşumunu engeller.
1tutam menekşe
7 tane kuru bakla
yarım litre su
Tüm bu malzemeler kaynar suda haşlanır.Süzülüp limon suyu eklenir.Karışımı buzdolabında saklayın.Sabah ve akşamları cildinizi bu su ile silerseniz sivilcelerin artmasını engellersiniz.
Sivilce vücutta yaşanan değişimlerin dışa vurmasıdır.Yağlı,fastfood tarzı beslenme,kuruyemiş ve asitli içeceklerden uzak durmak cildinizdeki sivilcelerin oluşumunu engeller.
Etiketler:
Cilt bakımı,
güzellik,
sivilce,
tonikler,
yağlı cilt bakımı
PORSELEN GÖRÜNÜMÜNDE BİR CİLT İÇİN PEELİNG
Kırmızı mercimeği haşlayın.Az su ile blendirden geçirin.Daha sonra karışıma bir çorba kaşığı kil ve bir tatlı kaşığı badem yağı ekleyin.Malzemeleri karıştırdıktan sonra cildinize sürün.Birkaç dakika bekledikten sonra maskeyi ovarak çıkarın.Yüzünüzü daha sonra ılık su ile temizleyin.Haftada bir düzenli olarak uyguladığınızda cildinizin porslen gibi bir görünüme sahip olduğunu fark edeceksiniz.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt maskeleri,
hassas cilt maskesi,
kuru cilt,
yağlı cilt maskesi
KARMA CİLTLER İÇİN TONİK
1 tutam biberiye
1 tutam adaçayı
1 fincan saf alkol
Bineriye ve adaçayını sıcak suda çay gibi demlendirip 10 dak kadar bekletin.Demlendikten sonra süzün ve alkolü ilave ederek bir şişede serin bir yerde saklayın.Karışımı 5 gün boyunca kullanabilirsiniz.Karışımı pamuk yardımı ile sabah akşam yüzünüze sürün.Bitince ise aynı şekilde hazırlayın Böylece tonik tazeliğini korumuş olur.
Yaşla beraber hepimizin hormonlarında değişimler meydana gelir.Cilt daha hassas ve alerjik olabilir.Ayrıca soğuk havalarda daha çok etkilenebilir.Hava kirliliği,dengesiz beslenme,alkol ve sigarada cildimizin üzerinde negatif etkiler bırakır.Cildin tazeliğinin korunması bitkisel çaylarla ve hergün tahıl,sebze ve yoğurt tüketimiyle sağlanabilir...
1 tutam adaçayı
1 fincan saf alkol
Bineriye ve adaçayını sıcak suda çay gibi demlendirip 10 dak kadar bekletin.Demlendikten sonra süzün ve alkolü ilave ederek bir şişede serin bir yerde saklayın.Karışımı 5 gün boyunca kullanabilirsiniz.Karışımı pamuk yardımı ile sabah akşam yüzünüze sürün.Bitince ise aynı şekilde hazırlayın Böylece tonik tazeliğini korumuş olur.
Yaşla beraber hepimizin hormonlarında değişimler meydana gelir.Cilt daha hassas ve alerjik olabilir.Ayrıca soğuk havalarda daha çok etkilenebilir.Hava kirliliği,dengesiz beslenme,alkol ve sigarada cildimizin üzerinde negatif etkiler bırakır.Cildin tazeliğinin korunması bitkisel çaylarla ve hergün tahıl,sebze ve yoğurt tüketimiyle sağlanabilir...
Etiketler:
Cilt bakımı,
karma cilt,
karma ciltler için tonik,
Suna Dumankaya
HASSAS CİLTLER İÇİN TONİK
yarım Litre süt
1 elmanın suyu
10 gr badem yağı
MALZEMELER karıştırılıp püskürtme fonksiyonu olan bir şişeye doldurulur.Sabah ve akşam olmak üzere temiz yüze uygulanır.Karışım bitene kadar buzdolabında saklanır.
1 elmanın suyu
10 gr badem yağı
MALZEMELER karıştırılıp püskürtme fonksiyonu olan bir şişeye doldurulur.Sabah ve akşam olmak üzere temiz yüze uygulanır.Karışım bitene kadar buzdolabında saklanır.
Etiketler:
Cilt bakımı,
hassas ciltler için tonik,
Suna Dumankaya
25 Ağustos 2008 Pazartesi
KARMA CİLTLER İÇİN MASKE
KARMA CİLTLER İÇİN MASKE
1 Yemek kaşığı maya
yarım limon suyu
2 damla zeytinyağı
Maya oda sıcaklığında ısıtılıp iyice ezilir ve içine limon suyu ile zeytinyağı ilave edilir.Karışım ciltte 30 dak bekletilir.Uygulamadan sonra cilt ılık suyla temizlenir.Maskeyi haftada bir defa uygulayabilirsiniz.
Ülkemiz kadınlarında karma cilt oldukça sık görülen bir cilt çeşididir.T bölgesi olarak tanımlanan bögede hem kuru hem yağlı cilt yapısına rastlanır.
1 Yemek kaşığı maya
yarım limon suyu
2 damla zeytinyağı
Maya oda sıcaklığında ısıtılıp iyice ezilir ve içine limon suyu ile zeytinyağı ilave edilir.Karışım ciltte 30 dak bekletilir.Uygulamadan sonra cilt ılık suyla temizlenir.Maskeyi haftada bir defa uygulayabilirsiniz.
Ülkemiz kadınlarında karma cilt oldukça sık görülen bir cilt çeşididir.T bölgesi olarak tanımlanan bögede hem kuru hem yağlı cilt yapısına rastlanır.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt maskeleri,
karma cilt,
Suna Dumankaya
HASSAS CİLTLER İÇİN MASKE
HASSAS CİLTLER İÇİN MASKE
YARIM kahve fincanı nar suyu
1 tatlı kaşığı badem yağı
1 tatlı kaşığı polen tozu
Malzemeleri karıştırdıktan sonra cildinize sürün ve 20 dak bekleyin.Bekledikten sonra cildinizi ılık suyla yıkayın.
Hassas ciltler genellikle bir çok kozmetik ürününe karşı duyarlıdır.Bu yüzden cildin doğal ve tazeliğini koruyan maskelerle beslenmesi gerekir.Bolca meyve ve sebze tüketmek ise cildinizin her zaman taze ve nemli kalmasını sağlar.
YARIM kahve fincanı nar suyu
1 tatlı kaşığı badem yağı
1 tatlı kaşığı polen tozu
Malzemeleri karıştırdıktan sonra cildinize sürün ve 20 dak bekleyin.Bekledikten sonra cildinizi ılık suyla yıkayın.
Hassas ciltler genellikle bir çok kozmetik ürününe karşı duyarlıdır.Bu yüzden cildin doğal ve tazeliğini koruyan maskelerle beslenmesi gerekir.Bolca meyve ve sebze tüketmek ise cildinizin her zaman taze ve nemli kalmasını sağlar.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt maskeleri,
hassas cilt maskesi,
Suna Dumankaya
YAĞLI CİLTLER İÇİN MASKE
Yağlı ciltler için maske
1-1 YEMEK KAŞIĞI KETEN TOHUMU
2-BİR TUTAM PAPATYA
3-1 KAŞIK BAL
4-1 FİNCAN SÜT
Papatya öğütülür ve içine keten tohumu yağı,bal ve süt ileve edilir.Yüze gazlı bez serilip üzerine karışım sürülür.Maske yatar vaziyette 20 dakika bekletilir.Maske ılık suyla temizlenip nemlendirici sürülür.Karışım haftada 1 defa uygulanır...
Yağlı ciltlerin nedeni yağ ve ter bezlerinin çok fazla çalışmasıdır.Bu nedenle cildinizi temiz tutmanız gerekir.Sağlıklı ciltler için başka bir reçetede dengeli beslenmektir.Yağlı cilt mikroplara karşı açık olduğu için cilt bakımı oldukça önemlidir.
1-1 YEMEK KAŞIĞI KETEN TOHUMU
2-BİR TUTAM PAPATYA
3-1 KAŞIK BAL
4-1 FİNCAN SÜT
Papatya öğütülür ve içine keten tohumu yağı,bal ve süt ileve edilir.Yüze gazlı bez serilip üzerine karışım sürülür.Maske yatar vaziyette 20 dakika bekletilir.Maske ılık suyla temizlenip nemlendirici sürülür.Karışım haftada 1 defa uygulanır...
Yağlı ciltlerin nedeni yağ ve ter bezlerinin çok fazla çalışmasıdır.Bu nedenle cildinizi temiz tutmanız gerekir.Sağlıklı ciltler için başka bir reçetede dengeli beslenmektir.Yağlı cilt mikroplara karşı açık olduğu için cilt bakımı oldukça önemlidir.
Etiketler:
Cilt bakımı,
cilt maskeleri,
yağlı cilt bakımı,
yağlı cilt maskesi
saç ekimi
Saç ekimi nedir?
Vücuttaki kılın bulunduğu yerden doku dışına alınıp başka bir vücut alanına yerleştirilmesi işlemidir.Saç ekimi bir tür organ naklidir.Kişinin kendi dokusu nakledilir( ototransplantasyon ).Son zamanlarda kaş,kirpik,sakal, bıyık ve kol kılı ( jilet izlerini yok etme amaçlı) gibi ekimlerde yapıldığından “saç ekimi” tanımlaması yetersiz kalmaktadır. Doğru tanımlama “KIL KÖKÜ NAKLİ” şeklinde olmalıdır.
Saçsızlık yada herhangi bir yerde kılsızlık hayati önem arz etmediğinden sadece kişinin kendinden nakil yapılmaktadır.Bir başka şahıstan kıl kökünün nakli yapılabilir ancak nakil sonrası kullanılması gereken ilaçların ağır yan etkileri sebebiyle sadece ototransplantasyon şeklinde olmaktadır.Saç ektirmeyi düşünen biri olarak onlarca siteyi dolaşıp kafanızı karma karışık edip buraya kadar geldiniz. Bende kendimce burada saç ekimini belki de biraz farklı bir açıyla izah etmeye çalışacağım.Saç ekimi doğru adıyla kıl kökü nakli:Türkiye’de 2 çeşit saç ekimi yapılmaktadır en yaygın olan yöntem küçük farklarla ondan fazla ismi olan şerit yöntemi ve birkaç klinikte yapılabilen FUE(özgün olarak kıl kökünün alınması) tekniği.
ŞERİT YÖNTEMİ(FOLLİKÜLER ÜNİTE TRANSFERİ,FOLLİKÜLER ÜNİTE İNJEKSİYONU,MİCROGRAFT, MİNİGRAFT,MİNİMİCROGRAFT,STRİP.GERÇEK MİKROGRAFT):
İki kulak arasından 1-2 cm x15-20 cm lik şerit şeklinde cilt parçası çıkarılır.Çıkarılan bu parça 1-7(1-2 kök dense de) kıl kökü içeren küçük parçalara ayrılır. Hazırlanan bu parçalar(graft)1-3 mm lik jilet veya benzeri bir alet yardımıyla kelleşmiş alanda açılan deliklere yerleştirilir. Şerit yöntemi FUE yönteminin yaygınlaşmasıyla daha önce terk edilen yöntemler gibi terk edilmeye mahkumdur ama FUE yönteminin yaygınlaşamaması bu süreyi geciktirmektedir ama bir gün mutlaka herkes FUE yöntemiyle ekim yapacak.Çünkü şu an şeritle oluşturulan komik saç ekim görüntülerini birilerinin geri dönüp düzeltmesi gerekecek.
FUE(FOLLİKULER UNİTE EXTRAKSİYONU):
0.6-07 mm lik (bu rakamların çok önemi var şöyle ki;vücudun herhangi bir yerindeki yaralanma 1 mm nin altındaysa iz bırakmaz) ince boru şeklinde aletlerle 1 veya 2 li kıl kökleri alınır yine aynı kalınlıkta sivri aletlerle cilt kesilmeden 1 veya 2 li ekilir.Kıl kökleri tek tek alındığı için istenilen yerden alınabilir genellikle ense kullanılsa da vücudun kıl olan her yerinden alınabilir.Alınacak kıl kökü sayısı kişinin vücudundaki kıl sayısı ile sınırlıdır yani diğer bir deyimle yüzlerle sınırla kök alınıp dar bir alana ekim yapılacağı gibi on binlerce kıl kökü alınıp çok geniş açıklıklara istenilen sıklıkta ekim yapılabilir.
Saç ekimi gerekli mi
Saç ekimi ihtiyacı olan için traş olmak kadar yada bayanların yaptığı cilt bakımı hatta günlük makyajı kadar gereklidir.Yapılan istatistik çalışmalarında saç ekimi yaptıran kişilerin kendilerine güven skorlarının yükseldiği ve bunun sonucu olarak iş bulma,işte yükselme,partner bulma ihtimallerinin arttığı, depresyon eğilimlerinin azaldığı ve hayattan daha çok zevk aldıkları tespit edilmiştir.
Anketlerde değişik tanımlamalar yapılmıştır...
“Aynalarla daha barışık yaşıyorum”
“Saçımı taramaktan eskisinden daha çok zevk alıyorum”
“Evlenemeyeceğim korkusu yaşıyordum artık evliyim”
“Yazın güneşte ne yapacağımı şaşırıyordum şapka taksam kompleks diyecekler takmasam yanıyor”
“Kışın tepemin donmasından sinir oluyordum takım elbisenin üstüne de bere takılmıyor ki”
“Eşim “önemi yok ben seni böyle seviyorum” derdi şimdi daha çok sevdiğini söylüyor.
“Kızımla alay ediyorlarmış babası kel diye gelsin de görsünler”
“Palyaçonun kafamı sıvazlayarak “kelltoşş” demesi karar vermemi sağladı sağolsun”
“Sanki konacak bir yer yokmuş gibi sinek gelip tam tepeme konardı yada bana öyle gelirdi”
“Denize şapkayla girmemi hep yadırgarlardı”
“yağmurda dolaşmak zevk değil eziyet olurdu”
“Kaşımak bile dert oluyordu sanki yaralanacakmış gibi gelirdi”
“Kaşlarım dökülse bu kadar sinir olmazdım”
“Yanlardan getirerek kapattığım kısım açılacak diye korkardım”
“Kel lakabımın geçerliliği kalmadı”
“Yağmur yağdığını ilk fark eden ben olmuyorum artık”
SAÇ EKİMİNİN GELİŞİMİ:
Saç ekim süreci tüm diğer cerrahi tedaviler gibi deneme yanılmalarla önemli aşamalar kaydetmiş ve FUE ile son noktayı koymuştur.Günümüzün son noktası FUE olsa da yarın ne olacağı açık değildir.Halihazırda üzerinde çalışılan doku kültürü(tek saç hücresinden çoğaltma) ufuktaki gelişme olarak dursa da hızlı ilerleyememektedir.Ve önümüzdeki on yılda saç ekimi konusunda önemli bir gelişme beklenmemektedir. Olabilecek gelişme şerit şeklinde ekim yapanların insanları photoshop programlarıyla oynanmış resimlerle aldatmak yerine doğru yöntem olan FUE yi öğrenmeleridir.
BLOK NAKİL: 15-30 saç kökü içeren saç cildi şeklinde yapılan saç naklidir.Orta kısımdaki saç köklerinin beslenemeyerek ölmesi ve oldukça çirkin görünmesi sebebiyle kısa sürede terkedilmiştir.Ama saçın nakledilebileceği gibi önemli bir çığır açarak ve milyonlarca insana yeni bir imaj sağlamıştır.
BLOK ŞEKLİNDE ŞERİT NAKLİ:Enseden alınarak 2-3 mm eninde 8-15 cm boyunda ince şeritler halinde hazırlanmış saçlı deri alından tepeye doğru açılan küçük oluklara yerleştirilmiştir.Saç kökü ölümü azaltılmıştır ama her ne kadar briyantinle şekil verilmiş imajı yaratılsa da yeni sürülmüş tarla görünümü insanların benimsemesini engellemiş ve yaygın olarak uygulanamadan bırakılmıştır.
EXPANSİYON TEKNİĞİ:Saçlı alanın altına balon yerleştirilir balon her gün 1 ml şişirilir böylece saç olan deri genişlemiş olur.Daha sonra genişleyen bu saçlı alan kelleşmiş alanın çıkarıldığı yere çekilerek dikilir. Daha çok yanıklarda kullanılan bu yöntem artık yerini FUE tekniğiyle saç ekimine bırakmıştır..
ŞERİT YÖNTEMİ:FUT,STRİP,FİT gibi değiştirilip tüketicinin kafasını karıştırarak ikna etmek için türetilmiş isimler verilse de sonuçta çok küçük farklar dışında aynı tekniği tarif etmektedir.İki kulak arasından alınan 1-2 cm eninde 12-20 cm uzunluğunda saçlı deri parçasının 1-2 ile 5-7 saç kökü içeren guruplara ayrılıp dökülen alanda açılan 1-3 mm lik kesiklere ekilmesi işlemidir.Bu yöntem FUE yönteminin yaygınlaşamaması ve şerit yönteminde follikül ayırma ve ekim işinin daha çok yardımcı sağlık personeline yaptırıldığı için ne yazık ki hala en yaygın kullanılan yöntemdir.Öyle ki birçok yerde bir kişinin çalıştığı doktor muayenehanesinde şehir şehir gezerek fason ekim yapan ekiplerin çağrılarak toplu sünnet gibi arka arkaya yapılacak kadar ciddiyetten uzak bir girişim haline gelmiştir.
Vücuttaki kılın bulunduğu yerden doku dışına alınıp başka bir vücut alanına yerleştirilmesi işlemidir.Saç ekimi bir tür organ naklidir.Kişinin kendi dokusu nakledilir( ototransplantasyon ).Son zamanlarda kaş,kirpik,sakal, bıyık ve kol kılı ( jilet izlerini yok etme amaçlı) gibi ekimlerde yapıldığından “saç ekimi” tanımlaması yetersiz kalmaktadır. Doğru tanımlama “KIL KÖKÜ NAKLİ” şeklinde olmalıdır.
Saçsızlık yada herhangi bir yerde kılsızlık hayati önem arz etmediğinden sadece kişinin kendinden nakil yapılmaktadır.Bir başka şahıstan kıl kökünün nakli yapılabilir ancak nakil sonrası kullanılması gereken ilaçların ağır yan etkileri sebebiyle sadece ototransplantasyon şeklinde olmaktadır.Saç ektirmeyi düşünen biri olarak onlarca siteyi dolaşıp kafanızı karma karışık edip buraya kadar geldiniz. Bende kendimce burada saç ekimini belki de biraz farklı bir açıyla izah etmeye çalışacağım.Saç ekimi doğru adıyla kıl kökü nakli:Türkiye’de 2 çeşit saç ekimi yapılmaktadır en yaygın olan yöntem küçük farklarla ondan fazla ismi olan şerit yöntemi ve birkaç klinikte yapılabilen FUE(özgün olarak kıl kökünün alınması) tekniği.
ŞERİT YÖNTEMİ(FOLLİKÜLER ÜNİTE TRANSFERİ,FOLLİKÜLER ÜNİTE İNJEKSİYONU,MİCROGRAFT, MİNİGRAFT,MİNİMİCROGRAFT,STRİP.GERÇEK MİKROGRAFT):
İki kulak arasından 1-2 cm x15-20 cm lik şerit şeklinde cilt parçası çıkarılır.Çıkarılan bu parça 1-7(1-2 kök dense de) kıl kökü içeren küçük parçalara ayrılır. Hazırlanan bu parçalar(graft)1-3 mm lik jilet veya benzeri bir alet yardımıyla kelleşmiş alanda açılan deliklere yerleştirilir. Şerit yöntemi FUE yönteminin yaygınlaşmasıyla daha önce terk edilen yöntemler gibi terk edilmeye mahkumdur ama FUE yönteminin yaygınlaşamaması bu süreyi geciktirmektedir ama bir gün mutlaka herkes FUE yöntemiyle ekim yapacak.Çünkü şu an şeritle oluşturulan komik saç ekim görüntülerini birilerinin geri dönüp düzeltmesi gerekecek.
FUE(FOLLİKULER UNİTE EXTRAKSİYONU):
0.6-07 mm lik (bu rakamların çok önemi var şöyle ki;vücudun herhangi bir yerindeki yaralanma 1 mm nin altındaysa iz bırakmaz) ince boru şeklinde aletlerle 1 veya 2 li kıl kökleri alınır yine aynı kalınlıkta sivri aletlerle cilt kesilmeden 1 veya 2 li ekilir.Kıl kökleri tek tek alındığı için istenilen yerden alınabilir genellikle ense kullanılsa da vücudun kıl olan her yerinden alınabilir.Alınacak kıl kökü sayısı kişinin vücudundaki kıl sayısı ile sınırlıdır yani diğer bir deyimle yüzlerle sınırla kök alınıp dar bir alana ekim yapılacağı gibi on binlerce kıl kökü alınıp çok geniş açıklıklara istenilen sıklıkta ekim yapılabilir.
Saç ekimi gerekli mi
Saç ekimi ihtiyacı olan için traş olmak kadar yada bayanların yaptığı cilt bakımı hatta günlük makyajı kadar gereklidir.Yapılan istatistik çalışmalarında saç ekimi yaptıran kişilerin kendilerine güven skorlarının yükseldiği ve bunun sonucu olarak iş bulma,işte yükselme,partner bulma ihtimallerinin arttığı, depresyon eğilimlerinin azaldığı ve hayattan daha çok zevk aldıkları tespit edilmiştir.
Anketlerde değişik tanımlamalar yapılmıştır...
“Aynalarla daha barışık yaşıyorum”
“Saçımı taramaktan eskisinden daha çok zevk alıyorum”
“Evlenemeyeceğim korkusu yaşıyordum artık evliyim”
“Yazın güneşte ne yapacağımı şaşırıyordum şapka taksam kompleks diyecekler takmasam yanıyor”
“Kışın tepemin donmasından sinir oluyordum takım elbisenin üstüne de bere takılmıyor ki”
“Eşim “önemi yok ben seni böyle seviyorum” derdi şimdi daha çok sevdiğini söylüyor.
“Kızımla alay ediyorlarmış babası kel diye gelsin de görsünler”
“Palyaçonun kafamı sıvazlayarak “kelltoşş” demesi karar vermemi sağladı sağolsun”
“Sanki konacak bir yer yokmuş gibi sinek gelip tam tepeme konardı yada bana öyle gelirdi”
“Denize şapkayla girmemi hep yadırgarlardı”
“yağmurda dolaşmak zevk değil eziyet olurdu”
“Kaşımak bile dert oluyordu sanki yaralanacakmış gibi gelirdi”
“Kaşlarım dökülse bu kadar sinir olmazdım”
“Yanlardan getirerek kapattığım kısım açılacak diye korkardım”
“Kel lakabımın geçerliliği kalmadı”
“Yağmur yağdığını ilk fark eden ben olmuyorum artık”
SAÇ EKİMİNİN GELİŞİMİ:
Saç ekim süreci tüm diğer cerrahi tedaviler gibi deneme yanılmalarla önemli aşamalar kaydetmiş ve FUE ile son noktayı koymuştur.Günümüzün son noktası FUE olsa da yarın ne olacağı açık değildir.Halihazırda üzerinde çalışılan doku kültürü(tek saç hücresinden çoğaltma) ufuktaki gelişme olarak dursa da hızlı ilerleyememektedir.Ve önümüzdeki on yılda saç ekimi konusunda önemli bir gelişme beklenmemektedir. Olabilecek gelişme şerit şeklinde ekim yapanların insanları photoshop programlarıyla oynanmış resimlerle aldatmak yerine doğru yöntem olan FUE yi öğrenmeleridir.
BLOK NAKİL: 15-30 saç kökü içeren saç cildi şeklinde yapılan saç naklidir.Orta kısımdaki saç köklerinin beslenemeyerek ölmesi ve oldukça çirkin görünmesi sebebiyle kısa sürede terkedilmiştir.Ama saçın nakledilebileceği gibi önemli bir çığır açarak ve milyonlarca insana yeni bir imaj sağlamıştır.
BLOK ŞEKLİNDE ŞERİT NAKLİ:Enseden alınarak 2-3 mm eninde 8-15 cm boyunda ince şeritler halinde hazırlanmış saçlı deri alından tepeye doğru açılan küçük oluklara yerleştirilmiştir.Saç kökü ölümü azaltılmıştır ama her ne kadar briyantinle şekil verilmiş imajı yaratılsa da yeni sürülmüş tarla görünümü insanların benimsemesini engellemiş ve yaygın olarak uygulanamadan bırakılmıştır.
EXPANSİYON TEKNİĞİ:Saçlı alanın altına balon yerleştirilir balon her gün 1 ml şişirilir böylece saç olan deri genişlemiş olur.Daha sonra genişleyen bu saçlı alan kelleşmiş alanın çıkarıldığı yere çekilerek dikilir. Daha çok yanıklarda kullanılan bu yöntem artık yerini FUE tekniğiyle saç ekimine bırakmıştır..
ŞERİT YÖNTEMİ:FUT,STRİP,FİT gibi değiştirilip tüketicinin kafasını karıştırarak ikna etmek için türetilmiş isimler verilse de sonuçta çok küçük farklar dışında aynı tekniği tarif etmektedir.İki kulak arasından alınan 1-2 cm eninde 12-20 cm uzunluğunda saçlı deri parçasının 1-2 ile 5-7 saç kökü içeren guruplara ayrılıp dökülen alanda açılan 1-3 mm lik kesiklere ekilmesi işlemidir.Bu yöntem FUE yönteminin yaygınlaşamaması ve şerit yönteminde follikül ayırma ve ekim işinin daha çok yardımcı sağlık personeline yaptırıldığı için ne yazık ki hala en yaygın kullanılan yöntemdir.Öyle ki birçok yerde bir kişinin çalıştığı doktor muayenehanesinde şehir şehir gezerek fason ekim yapan ekiplerin çağrılarak toplu sünnet gibi arka arkaya yapılacak kadar ciddiyetten uzak bir girişim haline gelmiştir.
Etiketler:
saç bakımı,
saç dökülmesi,
saç dökülmesinin nedenleri,
saç ekimi,
SAÇ KAYNAĞI
SAÇ NAKLİ
Dakika dakika SAÇ NAKLİ
İsveç’te saç ekimi konusunda kendi geliştirdiği tekniği kullanan Türk Doktor. Demir İlter'in kliniğinde bir saç operasyonunu baştan sona görüntüledik. İşte aşama aşama gördüklerimiz...
Bundan birkaç ay önceydi. İsveç'teki kliniğinde yaptığı çok başarılı saç nakilleriyle adından söz ettiren Türk doktor Dr. Demir İlter birkaç günlüğüne İstanbul'a gelmişti. Saç ekimi zor bir konu. Her ne kadar teknik gelişse de bu konuda başarılı ameliyat yapan doktor sayısı dünyada bile bir elin parmak sayısı kadar sınırlı. Doğal, ekildiği belli olmayan saçlar yaratmak o kadar kolay değil. Dr. İlter, hem Stockholm'deki kliniğinde uzun yıllardır kendi geliştirdiği tekniğiyle bu operasyonu gerçekleştiriyor hem de bunu dünyanın dört bir yanında gittiği konferanslarda meslektaşlarıyla paylaşıyor. Haliyle yurtdışında gözardı edilmeyecek başarı elde etmiş bir Türk doktor da ilgi alanımıza giriyor.Sohbetimiz sırasında saç nakliyle ilgili bütün literatürü son derece basit, konunun uzmanı olmayan, sıradan bir kişinin rahatlıkla anlayacağı bir dille o kadar güzel anlattı ki, bir saatin sonunda saç ekimi konusunda epey bilgi edindim. İşin ilginci bunları kafamda bir yere not ettim. İlter, aslında 10 yıl plastik, sekiz yıl da kalp ve damar cerrahı olarak çalışmış. İki yıl önce saç nakli yaptıran ancak bundan memnun kalmayan bir arkadaşının yardım istemesiyle doktor arayışına girmiş. Bu konuda uzman bulmakta zorlanırken bir yandan da bu alanın içinde bulmuş kendini. Kliniklerin odak noktasının hasta olmadığını görüp bu branşla ilgilenmeye karar vermiş. Şimdi kendi adıyla kurduğu kliniğinin başında. Dr. Demir İlter'in operasyonlarının en önemli özelliği son derece ince mikrocerrahi aletlerle çalışıyor olması. Geliştirdiği FUE plus tekniğinde 0.6 mm'lik aletleri kullanıyor ve bu anlamda Avrupa'da bu kadar ince el becerisi isteyen bir operasyonu gerçekleştirebilen tek doktor. Böylelikle her santimetrekareye daha çok ekim yapılabiliyor. Ama perasyonların bir başka önemli özelliği ise, yara izi görüntüsü kalmıyor. Ekilen saçın son derece doğal gözükmesi, saç ekilmiş hissi uyandırmaması da bu ince işlem sayesinde oluyor. Böylesine iddialı bir operasyonu yerinde görüntülemek istedik. Ve fotoğrafçı arkadaşımla birlikte Stockholm'un yolunu tuttuk. Operasyonu baştan sona görüntüledik. İşte Dr. İlter'in geliştirdiği FUE plus tekniği ve bu teknikle yapılan bir operasyonun öyküsü.
İsveç’te saç ekimi konusunda kendi geliştirdiği tekniği kullanan Türk Doktor. Demir İlter'in kliniğinde bir saç operasyonunu baştan sona görüntüledik. İşte aşama aşama gördüklerimiz...
Bundan birkaç ay önceydi. İsveç'teki kliniğinde yaptığı çok başarılı saç nakilleriyle adından söz ettiren Türk doktor Dr. Demir İlter birkaç günlüğüne İstanbul'a gelmişti. Saç ekimi zor bir konu. Her ne kadar teknik gelişse de bu konuda başarılı ameliyat yapan doktor sayısı dünyada bile bir elin parmak sayısı kadar sınırlı. Doğal, ekildiği belli olmayan saçlar yaratmak o kadar kolay değil. Dr. İlter, hem Stockholm'deki kliniğinde uzun yıllardır kendi geliştirdiği tekniğiyle bu operasyonu gerçekleştiriyor hem de bunu dünyanın dört bir yanında gittiği konferanslarda meslektaşlarıyla paylaşıyor. Haliyle yurtdışında gözardı edilmeyecek başarı elde etmiş bir Türk doktor da ilgi alanımıza giriyor.Sohbetimiz sırasında saç nakliyle ilgili bütün literatürü son derece basit, konunun uzmanı olmayan, sıradan bir kişinin rahatlıkla anlayacağı bir dille o kadar güzel anlattı ki, bir saatin sonunda saç ekimi konusunda epey bilgi edindim. İşin ilginci bunları kafamda bir yere not ettim. İlter, aslında 10 yıl plastik, sekiz yıl da kalp ve damar cerrahı olarak çalışmış. İki yıl önce saç nakli yaptıran ancak bundan memnun kalmayan bir arkadaşının yardım istemesiyle doktor arayışına girmiş. Bu konuda uzman bulmakta zorlanırken bir yandan da bu alanın içinde bulmuş kendini. Kliniklerin odak noktasının hasta olmadığını görüp bu branşla ilgilenmeye karar vermiş. Şimdi kendi adıyla kurduğu kliniğinin başında. Dr. Demir İlter'in operasyonlarının en önemli özelliği son derece ince mikrocerrahi aletlerle çalışıyor olması. Geliştirdiği FUE plus tekniğinde 0.6 mm'lik aletleri kullanıyor ve bu anlamda Avrupa'da bu kadar ince el becerisi isteyen bir operasyonu gerçekleştirebilen tek doktor. Böylelikle her santimetrekareye daha çok ekim yapılabiliyor. Ama perasyonların bir başka önemli özelliği ise, yara izi görüntüsü kalmıyor. Ekilen saçın son derece doğal gözükmesi, saç ekilmiş hissi uyandırmaması da bu ince işlem sayesinde oluyor. Böylesine iddialı bir operasyonu yerinde görüntülemek istedik. Ve fotoğrafçı arkadaşımla birlikte Stockholm'un yolunu tuttuk. Operasyonu baştan sona görüntüledik. İşte Dr. İlter'in geliştirdiği FUE plus tekniği ve bu teknikle yapılan bir operasyonun öyküsü.
Etiketler:
saç dökülmesi,
saç ekimi
Bakımlı saçlar için püf noktaları
Saç bakımı günümüzde başlı başına bir uzmanlık alanı ve iş alanı haline gelmiş olsa da kendi çabanızla yapabileceğiniz bazı şeyler var. İşte bunlardan bazıları...
Kuru saçlar
Kuru saçların neme ihtiyacı vardır, bu nedenle etkili bir saç kremi her şampuanın kesinlikle olmazsa olmazı. Saçınızın kökleri dışında her yanına boydan boya uygulayın. Yaklaşık üç dakika bekleyin, ardından kayganlığı gidinceye dek durulayın.
Saç maskeleri ışıltıyı artırmak için muhteşem bir çözüm, ancak saçta beş dakikadan uzun süre bekletildiği takdirde işe yarar.
Kimyasal maddeler ve saç kurutma makinesiyle aşırı derecede kurutma en aza indirilmeli. Öte yandan gölge ve renk, gereğince yapılırsa ışıltıyı ve saçın kalitesini artırabilir. Kullanılan ürünlerdeki peroksit düzeyinin de az olmasına dikkat edilmeli.
Boyamadan sonra saç renginin korunması için, daima boyalı saçlar için geliştirilen ürünler kullanılmalı. Bu ürünler alkol içermez ve pH dengesini korur, böylece saçın fazla kurumasının önüne geçilir.
İnce ve cansız saçlar
Saç serumları kırılan uçları düzleştirmede son derece işe yarar. Parmaklarınızın arasına bir damla alarak yıpranmış saç uçlarına uygulayın.
Hacimsiz saçlar çoğu zaman fazla ürünün, özellikle de saç kremlerinin kullanması sonucu ortaya çıkar. Daha hafif bir ürüne geçin ya da birkaç gün boyunca hiç kullanmayın.
Saçlara hacim ve hareket kazandırmak amacıyla, saç diplerine (geri kalan yerlere değil) köpük sıkın. Saç kurutma makinesiyle şöyle bir kurutun.
Yağlı saçlar
Saç derisinde biriken sebum adlı yağ hücrelerinin fazlalığı düzensiz şampuanlama, terleme ya da hormonal dengesizlikten kaynaklanıyor olabilir. Saç derisindeki bezlerden gelen salgılar saç tellerinin üzerini kaplar, toz ve kirler saçta toplanır, böylece saçınız yağlı, cansız ve donuk bir görünüme bürünür. Çaresi: saçınızı her gün arındırıcı bir şampuanla yıkayın. Krem içermeyen şampuanlardan kullanın.
Dalgalı saç
Saç türleri arasında en yaygın olanı budur. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60 ı değişen oranlarda dalgalı saça sahiptir. Dalgalı saç genellikle kuru olur, bu nedenle nemlendirici içeren şampuan ve kremlere gerek vardır.
Islak saça uygulanan serumlar saç tellerini yumuşatır.
Serum ve köpükler saçtaki kıvrımları vurgular.
Saçın ıslakken düz taranması, jöle sürülmesi ve kendi kendine kurumaya bırakılması da izlenebilecek başka bir yöntemdir.
Saçla ilgili önemli ipuçları
Saçınızın sağlığını yitirecek kadar kötüleşmesine izin vermeyin. Güneşten kaçının, özellikle de saçınız boyalıysa...
Her zaman nazik şampuanlar ya da kremler kullanın. Saç tipinize ya da saçınızın durumuna uygun ürünler seçin.
Saçınızı sert havlularla kurulamak dalgaları kıvırcık hale getirebilir.
Saç tipinizden emin değilseniz kuaförünüze ya da uzman tehşhisine başvurun.
Saç kesiminin önemi
İnce telli ve düz saçlar cesaret ister
Saçınızı omuzlarınızdan aşağıya uzatmayın; zekice kesilmiş katlar saçınızı daha kalın göstererek hareket kazandırır. Yüz şeklinize uygun bir perçem de iyi fikirdir.
Kalın ve sert saçlar
En kolay saç tiipi, ama sürekli bakım ve kontrol gerektirir. Fazla kısa kesmeyin, yoksa çim adama benzersiniz.
Dalgalı saçlar
İnceden kalına doğru uzanır, bu yüzden kesim ve uzunluk tamamen yüz şekline bağlıdır. Ne kadar uzatırsanız, dalgaları o kadar azalır.
Kıvırcık saçlar
Bu saçların yapısı büyük çeşitlilik gösterir, ancak önünüzdeki seçenekler sınırlıdır. Doğal haliyle bırakın, iyi bakın ve örme, topuz gibi stil tekniklerini öğrenin ya da düz hale getirin. Bu sonuncusu kimyasal işlem gerektirdiğinden, saçınızı sağlıklı tutmak için sürekli bakım uygulamanız gerekecek. Düzleştirme işlemini profesyonellere bırakmanız en iyisi.
Kuru saçlar
Kuru saçların neme ihtiyacı vardır, bu nedenle etkili bir saç kremi her şampuanın kesinlikle olmazsa olmazı. Saçınızın kökleri dışında her yanına boydan boya uygulayın. Yaklaşık üç dakika bekleyin, ardından kayganlığı gidinceye dek durulayın.
Saç maskeleri ışıltıyı artırmak için muhteşem bir çözüm, ancak saçta beş dakikadan uzun süre bekletildiği takdirde işe yarar.
Kimyasal maddeler ve saç kurutma makinesiyle aşırı derecede kurutma en aza indirilmeli. Öte yandan gölge ve renk, gereğince yapılırsa ışıltıyı ve saçın kalitesini artırabilir. Kullanılan ürünlerdeki peroksit düzeyinin de az olmasına dikkat edilmeli.
Boyamadan sonra saç renginin korunması için, daima boyalı saçlar için geliştirilen ürünler kullanılmalı. Bu ürünler alkol içermez ve pH dengesini korur, böylece saçın fazla kurumasının önüne geçilir.
İnce ve cansız saçlar
Saç serumları kırılan uçları düzleştirmede son derece işe yarar. Parmaklarınızın arasına bir damla alarak yıpranmış saç uçlarına uygulayın.
Hacimsiz saçlar çoğu zaman fazla ürünün, özellikle de saç kremlerinin kullanması sonucu ortaya çıkar. Daha hafif bir ürüne geçin ya da birkaç gün boyunca hiç kullanmayın.
Saçlara hacim ve hareket kazandırmak amacıyla, saç diplerine (geri kalan yerlere değil) köpük sıkın. Saç kurutma makinesiyle şöyle bir kurutun.
Yağlı saçlar
Saç derisinde biriken sebum adlı yağ hücrelerinin fazlalığı düzensiz şampuanlama, terleme ya da hormonal dengesizlikten kaynaklanıyor olabilir. Saç derisindeki bezlerden gelen salgılar saç tellerinin üzerini kaplar, toz ve kirler saçta toplanır, böylece saçınız yağlı, cansız ve donuk bir görünüme bürünür. Çaresi: saçınızı her gün arındırıcı bir şampuanla yıkayın. Krem içermeyen şampuanlardan kullanın.
Dalgalı saç
Saç türleri arasında en yaygın olanı budur. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60 ı değişen oranlarda dalgalı saça sahiptir. Dalgalı saç genellikle kuru olur, bu nedenle nemlendirici içeren şampuan ve kremlere gerek vardır.
Islak saça uygulanan serumlar saç tellerini yumuşatır.
Serum ve köpükler saçtaki kıvrımları vurgular.
Saçın ıslakken düz taranması, jöle sürülmesi ve kendi kendine kurumaya bırakılması da izlenebilecek başka bir yöntemdir.
Saçla ilgili önemli ipuçları
Saçınızın sağlığını yitirecek kadar kötüleşmesine izin vermeyin. Güneşten kaçının, özellikle de saçınız boyalıysa...
Her zaman nazik şampuanlar ya da kremler kullanın. Saç tipinize ya da saçınızın durumuna uygun ürünler seçin.
Saçınızı sert havlularla kurulamak dalgaları kıvırcık hale getirebilir.
Saç tipinizden emin değilseniz kuaförünüze ya da uzman tehşhisine başvurun.
Saç kesiminin önemi
İnce telli ve düz saçlar cesaret ister
Saçınızı omuzlarınızdan aşağıya uzatmayın; zekice kesilmiş katlar saçınızı daha kalın göstererek hareket kazandırır. Yüz şeklinize uygun bir perçem de iyi fikirdir.
Kalın ve sert saçlar
En kolay saç tiipi, ama sürekli bakım ve kontrol gerektirir. Fazla kısa kesmeyin, yoksa çim adama benzersiniz.
Dalgalı saçlar
İnceden kalına doğru uzanır, bu yüzden kesim ve uzunluk tamamen yüz şekline bağlıdır. Ne kadar uzatırsanız, dalgaları o kadar azalır.
Kıvırcık saçlar
Bu saçların yapısı büyük çeşitlilik gösterir, ancak önünüzdeki seçenekler sınırlıdır. Doğal haliyle bırakın, iyi bakın ve örme, topuz gibi stil tekniklerini öğrenin ya da düz hale getirin. Bu sonuncusu kimyasal işlem gerektirdiğinden, saçınızı sağlıklı tutmak için sürekli bakım uygulamanız gerekecek. Düzleştirme işlemini profesyonellere bırakmanız en iyisi.
Etiketler:
saç bakımı,
saç dökülmesinin nedenleri,
saç dökümesi
Kanser Nedir?
Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunu.
- Anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılması olarak tanımlanan kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...
Ülkemizde 1970’li yıllarda sebebi bilinen ölümler arasında 4. sırada yer alan kanser, son yıllarda kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra 2. sıraya yükseldi. Kanserin sebebi nedir?Çevresel ve içsel nedenler olarak ikiye ayrılabilir. Çevresel nedenler (kimyasal, radyasyon, viruslar gibi) ve içsel nedenler (hormonal, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik nedenler gibi) birlikte veya ardışık olarak hücreleri etkileyerek uzun yıllar içinde kansere yol açabilirler.Hangi organlarda kanser olur?Kanser tek bir hastalık olmayıp, vücuttaki tüm doku ve organlarda kanser gelişebilir.İyi huylu ve kötü huylu tümör ne demektir?İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar. Tamamen çıkartıldığı zaman genellikle tekrarlamazlar. Kötü huylu tümörler ya da kanser ise komşu organ ve dokulara yayıldığı gibi, lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılır. Uzak organlardaki yayılımına metastaz (yayılma) denir.
Sigarayı bırak, kanser riskini azalt
Kanser ne sıklıkla görülen bir hastalıktır?Erişkinlerde her yıl 100 bin nüfus için 150-300 kişi kansere yakalanır. Ülkemizde her yıl 150 bin kişinin kansere yakalandığı tahmin edilir.Kanserden korunmak mümkün mü?Sigara ve alkol kullanımı ile gelişen kanserlerin önlenmesi mümkün. Bu maddelerin kullanılmaması ile tam koruma mümkün olur. Ayrıca güneş ışınlarından korunma ile deri kanserinden çok yüksek oranlarda korunmam mümkün. Kanserden korunmada beslenmenin de rolü büyük.Kanserden nasıl korunabilirsiniz? Sigara içmeyerek, beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına dikkat ederek, güneş ışınlarından korunarak kanserden korunmak mümkün.Sigara ve tütün kullanımından kaçınmak: Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak (farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle sigarayı içmeyerek bu kanserlerdenkorunubilirsiniz. Sadece sigara içenler değil, pasif sigara içicileri de bu hastalıklara karşı risk altında bulunur.Beslenme ve diyet: Bitkisel kaynaklı besinlerin fazla tüketilmesi, özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaların sınırlandırılması, bitkisel yağların tercih edilmesi, fiziksel olarak aktif olup, egzersiz yapılması ve ideal ağırlığın korunması, alkol tüketiminin sınırlandırılması kanserden korunmada etkin rol oynuyor.Güneş ışınlarından korunma: Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle güneş ışınından korunulması ile bu kanserlerin gelişimi engellenebilir.
Kanserle mücadelede eğitim şar
Erken tanı işe yarar mı?Kişilerin kendi kendini muayenesi, kontrol muayeneleri ve taramalar ile erken tanı mümkün. Böylece hastalığı daha erken tanı konulabildiğinden tedavi şansı da yükseliyor. Buradan hareketli hiç şikayeti olmayanlar bile düzenli doktor kontrolleri yaptırmaları öneriliyor. Erken tanı için bazı öneriler:Meme kanseri: 40 yaş ve üzerindeki kadınlar her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, yılda bir kez doktor muayenesi ve mamografi yaptırmalı. 20-39 yaşındaki bayanlar ise her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, 3 yılda bir de mamografi yaptırmalı. Kalın Bağırsak Kanserleri: 50 yaşından sonra dışkıda gizli kan testi, belirli aralıklarla sigmoidoskopi, kolonoskopi ve bağırsak filmi çekilebilir. (Ayrıntı için doktorunuza danışınız.)Rahim kanserleri:Cinsel olarak aktif olanlar ve 18 yaşın üzerinde olanlar yılda bir kez PAP testi ve pelvik muayene yaptırmalı. Ardışık üç muayene normalse daha seyrek yapılabilir.Prostat kanseri: 50 yaş ve üzerindeki erkekler yılda bir kez doktor muayenesi ve PSA (prostat spesifik antijen testi) yaptırmalı.Kanserin başlıca belirti ve bulguları nelerdir?Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir.Aşağıdaki belirtilere dikkat edin: Dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler Uzun süren, iyileşmeyen yaralar Beklenmeyen kanama ve akıntılar Meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler Yutma güçlüğü veya hazımsızlık Siğil ve benlerde belirgin değişiklik Uzun süren ses kısıklığı ve öksürük Bu bulgular her zaman kanser demek değildir. Ancak nedenlerinin belirlenmesi için mutlaka bir doktora başvurulması gerekir. Kanser bulaşıcı bir hastalık olmayıp, erken tanısı ve tedavisi mümkün bir hastalık grubudur.Kanser nasıl tedavi edilir? Cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormonoterapi, immünoterapi başlıca tedavi yöntemleridir.Kanserden kurtulmak ne oranda mümkündür? Tüm kanser türleri birlikte değerlendirildiğinde erişkin kanserlerinde % 60, çocuk kanserlerinde ise % 77 oranında iyileşme mümkündür. Ancak hastalığın cinsi, yaygınlığı, uygulanan tedavi gibi bazı faktörler tedavi şansını doğrudan etkiler.
KAYNAK: Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu
- Anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılması olarak tanımlanan kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...
Ülkemizde 1970’li yıllarda sebebi bilinen ölümler arasında 4. sırada yer alan kanser, son yıllarda kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra 2. sıraya yükseldi. Kanserin sebebi nedir?Çevresel ve içsel nedenler olarak ikiye ayrılabilir. Çevresel nedenler (kimyasal, radyasyon, viruslar gibi) ve içsel nedenler (hormonal, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik nedenler gibi) birlikte veya ardışık olarak hücreleri etkileyerek uzun yıllar içinde kansere yol açabilirler.Hangi organlarda kanser olur?Kanser tek bir hastalık olmayıp, vücuttaki tüm doku ve organlarda kanser gelişebilir.İyi huylu ve kötü huylu tümör ne demektir?İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar. Tamamen çıkartıldığı zaman genellikle tekrarlamazlar. Kötü huylu tümörler ya da kanser ise komşu organ ve dokulara yayıldığı gibi, lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılır. Uzak organlardaki yayılımına metastaz (yayılma) denir.
Sigarayı bırak, kanser riskini azalt
Kanser ne sıklıkla görülen bir hastalıktır?Erişkinlerde her yıl 100 bin nüfus için 150-300 kişi kansere yakalanır. Ülkemizde her yıl 150 bin kişinin kansere yakalandığı tahmin edilir.Kanserden korunmak mümkün mü?Sigara ve alkol kullanımı ile gelişen kanserlerin önlenmesi mümkün. Bu maddelerin kullanılmaması ile tam koruma mümkün olur. Ayrıca güneş ışınlarından korunma ile deri kanserinden çok yüksek oranlarda korunmam mümkün. Kanserden korunmada beslenmenin de rolü büyük.Kanserden nasıl korunabilirsiniz? Sigara içmeyerek, beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına dikkat ederek, güneş ışınlarından korunarak kanserden korunmak mümkün.Sigara ve tütün kullanımından kaçınmak: Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak (farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle sigarayı içmeyerek bu kanserlerdenkorunubilirsiniz. Sadece sigara içenler değil, pasif sigara içicileri de bu hastalıklara karşı risk altında bulunur.Beslenme ve diyet: Bitkisel kaynaklı besinlerin fazla tüketilmesi, özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaların sınırlandırılması, bitkisel yağların tercih edilmesi, fiziksel olarak aktif olup, egzersiz yapılması ve ideal ağırlığın korunması, alkol tüketiminin sınırlandırılması kanserden korunmada etkin rol oynuyor.Güneş ışınlarından korunma: Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle güneş ışınından korunulması ile bu kanserlerin gelişimi engellenebilir.
Kanserle mücadelede eğitim şar
Erken tanı işe yarar mı?Kişilerin kendi kendini muayenesi, kontrol muayeneleri ve taramalar ile erken tanı mümkün. Böylece hastalığı daha erken tanı konulabildiğinden tedavi şansı da yükseliyor. Buradan hareketli hiç şikayeti olmayanlar bile düzenli doktor kontrolleri yaptırmaları öneriliyor. Erken tanı için bazı öneriler:Meme kanseri: 40 yaş ve üzerindeki kadınlar her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, yılda bir kez doktor muayenesi ve mamografi yaptırmalı. 20-39 yaşındaki bayanlar ise her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, 3 yılda bir de mamografi yaptırmalı. Kalın Bağırsak Kanserleri: 50 yaşından sonra dışkıda gizli kan testi, belirli aralıklarla sigmoidoskopi, kolonoskopi ve bağırsak filmi çekilebilir. (Ayrıntı için doktorunuza danışınız.)Rahim kanserleri:Cinsel olarak aktif olanlar ve 18 yaşın üzerinde olanlar yılda bir kez PAP testi ve pelvik muayene yaptırmalı. Ardışık üç muayene normalse daha seyrek yapılabilir.Prostat kanseri: 50 yaş ve üzerindeki erkekler yılda bir kez doktor muayenesi ve PSA (prostat spesifik antijen testi) yaptırmalı.Kanserin başlıca belirti ve bulguları nelerdir?Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir.Aşağıdaki belirtilere dikkat edin: Dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler Uzun süren, iyileşmeyen yaralar Beklenmeyen kanama ve akıntılar Meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler Yutma güçlüğü veya hazımsızlık Siğil ve benlerde belirgin değişiklik Uzun süren ses kısıklığı ve öksürük Bu bulgular her zaman kanser demek değildir. Ancak nedenlerinin belirlenmesi için mutlaka bir doktora başvurulması gerekir. Kanser bulaşıcı bir hastalık olmayıp, erken tanısı ve tedavisi mümkün bir hastalık grubudur.Kanser nasıl tedavi edilir? Cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormonoterapi, immünoterapi başlıca tedavi yöntemleridir.Kanserden kurtulmak ne oranda mümkündür? Tüm kanser türleri birlikte değerlendirildiğinde erişkin kanserlerinde % 60, çocuk kanserlerinde ise % 77 oranında iyileşme mümkündür. Ancak hastalığın cinsi, yaygınlığı, uygulanan tedavi gibi bazı faktörler tedavi şansını doğrudan etkiler.
KAYNAK: Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu
Etiketler:
kanser,
kanser tedavisi,
Onkoloji,
Rahim ağzı kanseri,
RFQMR,
sigarayı bırakma
Varikosel nedir?Nasıl tedavi edilir?
Varikosel testislerdeki kanı boşaltan venlerin (toplardamar) genişleyip varisleşmesidir.
Toplardamarların iç yüzeyinde kan dolaşımını düzenleyen kapakçıklar işlevlerini yitirmiştir ve kanı boşaltamamaktadır. Testisten çıkan toplar damarların aşırı ve anormal olarak genişlemiş olması, testiste ısı etkisi ve beslenme bozukluğu sonucu sperm üreten hücreleri toksik bazı maddelerle karşı karşıya bırakır. Bu durum maddeler testis içinde etki yarattığı için sperm oluşumunu kötü etkiler. Testislerin sonografik muayenesi ve damarsal araştırılması gerekir. Böyle bir durum cerrahi müdahale ile düzeltilir.
Puberte sonrası erkeklerin yaklaşık % 10-20 sinde görülür. Kısırlık (infertilite) şikayeti olan erkeklerin ise yaklaşık %40 ında varikosel mevcuttur. Sekonder infertilite şikayeti olan erkeklerde ( önceden en az bir çocuğu olan ancak şimdi kısırlık şikayeti çeken) ise bu oran % 80 lerin üzerine çıkmaktadır. Varikosel her iki testiste de görülebilir. Ancak anatomik komşulukları dolayısı ile sol testiste görülme oranı % 85, sağ testiste görülme oranı ise % 15 civarındadır. Bir taraftaki varikosel genellikle diğer testisi de etkilemektedir. Varikosel çoğu zaman hiçbir belirti vermez. Ancak bazen aşağıdaki belirtiler görülebilir: Testislerde ağrı Testislerde küçülme Testislerde dolgunluk hissi İnfertilite (kısırlık) Gözle görülebilen genişlemiş damarlar Ele gelen genişlemiş damarlarVarikoselin neden kısırlığa sebep olduğu konusunda henüz kesin bir bilgi yoktur. Ancak genişleyen damarların testislerde sebep olduğu ısı artışının sperm üretimini olumsuz etkilediği, genişleyen damarlarda biriken kanda anormal konsantrasyonlara ulaşan böbreküstü bezi ve renal ürünlerin sperm oluşumunu olumsuz etkilediği, yine bazı metabolik ürünlerin artması ve oksijenlenmenin azalmasının sperm üretimini olumsuz etkilediği gibi birtakım teoriler mevcuttur.Bazen hastalar testislerinde gördükleri veya ayakta iken ellerine gelen genişlemiş damarlar sebebi ile doktora gelirler. Doktor tarafından yapılacak elle muayene ile genellikle tanı konur. Bazen ultrasonografi / Doppler gerekebilir. Bütün varikoselli hastalara 4 günlük cinsel perhizden sonra sperm tahlili (spermiogram) yapılıp sperm sayısı, hareketliliği ve şekilleri araştırılmalıdır. Hastaların yaklaşık %70 inde sperm yoğunluğu ve hareketliliği azalmış, şekilleri bozulmuştur. Bu hastalarda yüksek oranda kısırlık görülür.Kısırlık şikayeti olan varikoselli erkeklerde, çok yoğun ağrı şikayeti olanlarda ve testislerinden biri diğerine göre anlamlı küçülme göstermiş varikoselli erkeklerde cerrahi tedavi önerilir. Tedaviye geçmek için varikoselin mutlaka sperm değerlerini bozmuş olması gerekir. Yani spermi normal ise tedavi edilmeyebilir. Evli olmayan erkeklerde de varikosel bulunmuş ve sperminde bozulma başlamış ise tedavi yapılmalıdır. Eğer erkek adolesan çağda, yani henüz ergenliğe gelmemiş ise ve sperm veremiyorsa bu durumda testiste küçülme olup olmadığına bakılır. O taraf testisi %10’dan fazla volüm kaybetmiş ise yine ameliyat endikasyonu vardır.Testislerinde ağrı olan ve muayene ile varikosel saptanan erkeklerde bu ağrının mutlaka varikoselden kaynaklanıyor olması gerekmez. Önce diğer nedenler araştırılmalı ve semptomatik tedavi yapılmalı, ondan sonra varikoselin tedavisine geçilmelidir.
VARİKOSELİN TEDAVİSİ AMELİYATTIR
Ameliyat sırasında mikroskop kullanılması önerilmektedir. Ameliyatı kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile gerçekleşir. Testisi drene eden venler bağlanır. Basit bir ameliyattır ve genellikle hastane de yatmayı gerektirmez. Varikosel ameliyatının başarı şansı değişiktir. Mikroskobik yapılan ameliyatların başarı şansı diğerlerine oranla çok daha yüksektir. Yaklaşık 30-60 dk. sürer. Bu sırada testisle ilgili diğer oluşumların zarar görmemesine özen gösterilmelidir. Varikosel ameliyatı dikkatli yapılmaz ise hidrosel (testis çevresinde sıvı birikimi), atrofi gibi komplikasyonlar görülebilir. Ama son yıllarda, ameliyat tekniğinde elde edilen ilerlemeler sayesinde bu komplikasyonlara hemen hemen hiç rastlanılmamaktadır. Bunda cerrahın deneyimi önemlidir. Ameliyat olacak kişilerin bunu iyi bilmesi ve ameliyatı yapacak doktordan da bu konuda bilgi alması gerekir. Ameliyattan 3 ay sonra sperm üretiminde düzelme görülmeye başlar. Sperm tetkiki ameliyattan sonraki 3-6. ayda yapılmalıdır. Sperm üretimindeki düzelme ameliyat olan hastaların %50-80 inde görülür. Gebelik üzerindeki etkisi de yüzde 20-69 civarında artmaktadır. Azoospermi olgularında da varikosel ameliyatı yapılması önerilirse de, başarısının daha düşük olacağı önceden belirtilmelidir.Tüp bebek uygulaması yapılacak erkeklerde de varikosel ameliyatı yapıldıktan sonra tüp bebeğe geçilmesi başarıyı artırabilir. Ameliyat edilen hastaların bir kısmında sperm değerleri biraz daha yükselerek mikroenjeksiyon (ICSI) yerine aşılama (IUI) uygulamasına geçilebilir, hatta doğal yolla gebe kalma şansı da elde edilebilir. Spontan gebelik sağlanamayan hastalarda sperm sayısı, motilite veya sperm morfolojisindeki iyileşme ile yardımcı üreme tekniklerinin başarısı artmaktadır.
Toplardamarların iç yüzeyinde kan dolaşımını düzenleyen kapakçıklar işlevlerini yitirmiştir ve kanı boşaltamamaktadır. Testisten çıkan toplar damarların aşırı ve anormal olarak genişlemiş olması, testiste ısı etkisi ve beslenme bozukluğu sonucu sperm üreten hücreleri toksik bazı maddelerle karşı karşıya bırakır. Bu durum maddeler testis içinde etki yarattığı için sperm oluşumunu kötü etkiler. Testislerin sonografik muayenesi ve damarsal araştırılması gerekir. Böyle bir durum cerrahi müdahale ile düzeltilir.
Puberte sonrası erkeklerin yaklaşık % 10-20 sinde görülür. Kısırlık (infertilite) şikayeti olan erkeklerin ise yaklaşık %40 ında varikosel mevcuttur. Sekonder infertilite şikayeti olan erkeklerde ( önceden en az bir çocuğu olan ancak şimdi kısırlık şikayeti çeken) ise bu oran % 80 lerin üzerine çıkmaktadır. Varikosel her iki testiste de görülebilir. Ancak anatomik komşulukları dolayısı ile sol testiste görülme oranı % 85, sağ testiste görülme oranı ise % 15 civarındadır. Bir taraftaki varikosel genellikle diğer testisi de etkilemektedir. Varikosel çoğu zaman hiçbir belirti vermez. Ancak bazen aşağıdaki belirtiler görülebilir: Testislerde ağrı Testislerde küçülme Testislerde dolgunluk hissi İnfertilite (kısırlık) Gözle görülebilen genişlemiş damarlar Ele gelen genişlemiş damarlarVarikoselin neden kısırlığa sebep olduğu konusunda henüz kesin bir bilgi yoktur. Ancak genişleyen damarların testislerde sebep olduğu ısı artışının sperm üretimini olumsuz etkilediği, genişleyen damarlarda biriken kanda anormal konsantrasyonlara ulaşan böbreküstü bezi ve renal ürünlerin sperm oluşumunu olumsuz etkilediği, yine bazı metabolik ürünlerin artması ve oksijenlenmenin azalmasının sperm üretimini olumsuz etkilediği gibi birtakım teoriler mevcuttur.Bazen hastalar testislerinde gördükleri veya ayakta iken ellerine gelen genişlemiş damarlar sebebi ile doktora gelirler. Doktor tarafından yapılacak elle muayene ile genellikle tanı konur. Bazen ultrasonografi / Doppler gerekebilir. Bütün varikoselli hastalara 4 günlük cinsel perhizden sonra sperm tahlili (spermiogram) yapılıp sperm sayısı, hareketliliği ve şekilleri araştırılmalıdır. Hastaların yaklaşık %70 inde sperm yoğunluğu ve hareketliliği azalmış, şekilleri bozulmuştur. Bu hastalarda yüksek oranda kısırlık görülür.Kısırlık şikayeti olan varikoselli erkeklerde, çok yoğun ağrı şikayeti olanlarda ve testislerinden biri diğerine göre anlamlı küçülme göstermiş varikoselli erkeklerde cerrahi tedavi önerilir. Tedaviye geçmek için varikoselin mutlaka sperm değerlerini bozmuş olması gerekir. Yani spermi normal ise tedavi edilmeyebilir. Evli olmayan erkeklerde de varikosel bulunmuş ve sperminde bozulma başlamış ise tedavi yapılmalıdır. Eğer erkek adolesan çağda, yani henüz ergenliğe gelmemiş ise ve sperm veremiyorsa bu durumda testiste küçülme olup olmadığına bakılır. O taraf testisi %10’dan fazla volüm kaybetmiş ise yine ameliyat endikasyonu vardır.Testislerinde ağrı olan ve muayene ile varikosel saptanan erkeklerde bu ağrının mutlaka varikoselden kaynaklanıyor olması gerekmez. Önce diğer nedenler araştırılmalı ve semptomatik tedavi yapılmalı, ondan sonra varikoselin tedavisine geçilmelidir.
VARİKOSELİN TEDAVİSİ AMELİYATTIR
Ameliyat sırasında mikroskop kullanılması önerilmektedir. Ameliyatı kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile gerçekleşir. Testisi drene eden venler bağlanır. Basit bir ameliyattır ve genellikle hastane de yatmayı gerektirmez. Varikosel ameliyatının başarı şansı değişiktir. Mikroskobik yapılan ameliyatların başarı şansı diğerlerine oranla çok daha yüksektir. Yaklaşık 30-60 dk. sürer. Bu sırada testisle ilgili diğer oluşumların zarar görmemesine özen gösterilmelidir. Varikosel ameliyatı dikkatli yapılmaz ise hidrosel (testis çevresinde sıvı birikimi), atrofi gibi komplikasyonlar görülebilir. Ama son yıllarda, ameliyat tekniğinde elde edilen ilerlemeler sayesinde bu komplikasyonlara hemen hemen hiç rastlanılmamaktadır. Bunda cerrahın deneyimi önemlidir. Ameliyat olacak kişilerin bunu iyi bilmesi ve ameliyatı yapacak doktordan da bu konuda bilgi alması gerekir. Ameliyattan 3 ay sonra sperm üretiminde düzelme görülmeye başlar. Sperm tetkiki ameliyattan sonraki 3-6. ayda yapılmalıdır. Sperm üretimindeki düzelme ameliyat olan hastaların %50-80 inde görülür. Gebelik üzerindeki etkisi de yüzde 20-69 civarında artmaktadır. Azoospermi olgularında da varikosel ameliyatı yapılması önerilirse de, başarısının daha düşük olacağı önceden belirtilmelidir.Tüp bebek uygulaması yapılacak erkeklerde de varikosel ameliyatı yapıldıktan sonra tüp bebeğe geçilmesi başarıyı artırabilir. Ameliyat edilen hastaların bir kısmında sperm değerleri biraz daha yükselerek mikroenjeksiyon (ICSI) yerine aşılama (IUI) uygulamasına geçilebilir, hatta doğal yolla gebe kalma şansı da elde edilebilir. Spontan gebelik sağlanamayan hastalarda sperm sayısı, motilite veya sperm morfolojisindeki iyileşme ile yardımcı üreme tekniklerinin başarısı artmaktadır.
Varikosel nedir?Nasıl tedavi edilir?
Erkek infertilite tedavisinde karşılaşılan en sık sorunlardan biri varikoseldir. Varikosel testis kanını boşaltan toplar damarlarının genişlemesine verilen isimdir.Yumurtalık (haya veya testis)ların kanını götüren toplardamarlar şebekesinin genişlemesi. Damarlar uzamış ve kıvrıntılı hale gelmiştir. Genellikle 15-35 yaşları arasında ve % 98 sol taraftadır. Sağda ise karın veya böbrek kanseri açısından hasta değerlendirilmelidir. Damar duvarları serttir ve küçük miktarda iltihabî hâdise yıllar süresince damar duvarında meydana gelir. Genellikle belirti vermez. Nâdiren torbada rahatsızlık ve ağrı olur ki, torbaların askıya alınmasıyla rahatsızlık ve ağrı giderilebilir. Sperm yapımının varikosel ile ilgisi vardır. Varikosellilerde sperm sayısında ve özellikle sperm hareketliliğinde azalma tespit edilmiştir. Varikosel ameliyatından sonra % 80 belirgin düzelme, kısır erkeklerde % 35 çocuk sâhibi olabilme oranı tespit edilmiştir. Tedâvide, spermatik toplardamarın yüksek bağlanması genellikle uygulanan ameliyat olmasına rağmen, bâzıları varikoselin torbadan direkt alınmasını tavsiye etmektedirler. Türkiye'de infertilitenin (kısırlık) genellikle kadın kaynaklı olduğu düşünüldüğünden bu şikayetle, hekime öncelikle kadınlar başvurmaktadır. Oysa infertilite olgularının üçte birinde erkek, üçte birinde kadın, üçte birinde ise hem erkek hem kadın faktörleri birlikte sorumludur. Yani sonuç olarak infertil çiftlerin yaklaşık yarısında erkek sorumludur. Evli bir çiftin 1 yıl süreyle herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulamamalarına ve düzenli, normal bir cinsel yaşantıları olmasına rağmen gebeliğin oluşmamasına infertilite denilmektedir. Ülkemizde infertilitenin genellikle kadın kaynaklı olduğu düşünüldüğünden bu şikayetle hekime öncelikle kadınlar başvurmaktadır. Oysa infertilite olgularının üçte birinde erkek, üçte birinde kadın, üçte birinde ise hem erkek hem kadın faktörleri birlikte sorumludur. Yani sonuç olarak infertil çiftlerin yaklaşık yarısında erkek sorumludur ve bu sebeple kadın ile erkek birlikte değerlendirilmelidir. Sperm analizi erkeğin infertilite değerlendirilmesinde en önemli tetkik olmakla birlikte kişileri kesin olarak çocuk sahibi olur veya olmaz şeklinde tanımlayamaz. Bütün sperm değerleri normal olan infertil erkekler olabildiği gibi, sperm değerleri normalden düşük ama çocuk sahibi olan erkekler de olabilir. Farklı laboratuar ve tetkikler ile yapılan analizlerde ve kişinin değişik spermiogramlarında farklı sonuçlar elde edilebileceği göz önünde tutulmalı ve mümkünse en az iki spermiogram birlikte değerlendirilmelidir. Varikosel nedir, her zaman bir kısırlık nedeni midir? Varikosel, tıp biliminde panpiniform pleksus dediğimiz testis toplardamarlarının genişlemesi ve kanın geriye kaçağı olarak tanımlanabilir. Varikoselli erkeklerin yüzde ellisinin sperm analizinde bozukluk olmasına karşın varikoselli bir çok erkek çocuk sahibidir. Yani varikoselli olan her erkek kısır değildir. Günümüzde en çok üzerinde durulan görüş varikoselin kan akımı ve ısısını artırarak sperm üretimini bozduğu şeklindedir. Belirtileri Bazı hastalarda genellikle hareket sonrasında testis üzerinde ve kasıkta ağrı ile kendini gösterir. İleri derecede varikoseli olan bazı hastalar testisin yukarısında ve arkasında genişlemiş ven topaklarının oluşturduğu kabarıklık nedeni ile hekime başvurur. Çoğu vakada ise herhangi bir belirti vermez. Teşhis İleri derecede varikosel teşhisi yalnızca muayene ile yapılır ve ilave tetkik gerekmez. Fakat; spermiogramlarında sorun olan, spermiogramı normal olmasına rağmen eşinde sorun saptanamayan, muayene ile tek taraflı varikosel saptandığında diğer tarafın tetkiki için, varikosel ameliyatı uygulanmasına rağmen çocuk sahibi olamayan gibi hafif dereceli varikosel teşhisleri için renkli doppler ultrasonografi gereklidir. Tedavi gören her hasta çocuk sahibi olabilir mi? Varikosel tedavisi ameliyatla varikosel damarların bağlanmasından ibarettir. Erkek infertilite tedavisinde varikosel ameliyatı en çok uygulanan metoddur. Ameliyat hastalarının yaklaşık üçte ikisinde sperm kalitesini iyileştirir ve gebelik şansını bir kat artırır. Fakat ne yazık ki her ameliyat olan hasta çocuk sahibi olamaz. Hangi hastalar ameliyat edilmelidir?
Evli, çocuk sahibi olamayan, spermiogramı bozuk olan, muayene veya renkli doppler ultrosonografi ile varikosel teşhis edilen hastalar,
Gençlerde veya ergenlik çağındaki çocuklarda muayene ile ileri derecede varikosel teşhis edilip, testislerde küçülmeye veya ilerleyen yıllarda sperm üretiminde bozulmaya yol açacağı düşünülen hastalar, Varikoseli olan ve testis üzerinde şiddetli ağrı yakınması olan hastalar ameliyat edilebilir. Sonuç olarak şunu da söylemekte yarar vardır. Varikosel hayatı tehdit eden bir rahatsızlık değildir. Çocuk sahibi olan ve ağrı yakınması olmayan kişilerde tedavi gerekli değildir. Eriskin erkeklerin %25 kadarında varikosel bulunur. Genel olarak varikosel erkeklerde kısırlığın en sık sebebi olarak kabul edilir.Sıklıkla sol taraf testisinde görülür.Nadiren sadece sağ tarafta veya her iki tarafta da görülebilir (%10-15).Sol taraftaki toplar damarın sağdakinden 10 cm daha uzun oluşu, solda daha sık görülmesinin nedenlerinden biri olabilir.Testislerin üst kısmında-yanda, skrotumun (torbanın) içinde kıvrımlar halinde şişlik hissedilir.Bazı varikoseller ağrı sebebi olabilirler. Ağrıdan kurtulmak için, testislerin sarkması ve dolayısıyla damarın gerilmesini önlemek gerekir. Bu amaçla, sporcuların kullandığı süspansuvarlar önerilebilir. Varikosel testise baskı yaparak testis çapının küçülmesine sebep olabilir. Varikosel hastalığında erkeklerin çocuk yapma kabiliyeti testisteki kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak azalabilir. Bir çok hasta bu durumdan sonra kısırlık sebebi aranırken saptanır. Hastalık testis dokusunu ne kadar bozarsa ve testis ne kadar küçülürse çocuk yapma kabiliyeti o kadar azalır. Varikoselin, sperm üretim yeteneğini bozup bozmadığının araştırılması için tahlil yapılması gerekir. Spermiogram adı verilen tahlil bozukluk derecesine göre ameliyat gerekebilir. Varikosel için mevcut tek tedavi yöntemi ameliyattır.Bir kez varikosel tanısı konulursa hastalık mutlaka cerrahi olarak düzeltilmelidir. Ameliyatda genişlemiş testis toplar damarları bağlanır ve problem ortadan kaldırılır. Operasyondan sonra varikosel tekrar oluşabilir ve yeni tedaviye gereksinim duyulabilir. Eğer çocuk sahibi olamama varikosele bağlı ise ve geç kalınmamışsa tedaviden sonra bir kaç ay içinde başarılı sonuçar elde edilebilir.
Evli, çocuk sahibi olamayan, spermiogramı bozuk olan, muayene veya renkli doppler ultrosonografi ile varikosel teşhis edilen hastalar,
Gençlerde veya ergenlik çağındaki çocuklarda muayene ile ileri derecede varikosel teşhis edilip, testislerde küçülmeye veya ilerleyen yıllarda sperm üretiminde bozulmaya yol açacağı düşünülen hastalar, Varikoseli olan ve testis üzerinde şiddetli ağrı yakınması olan hastalar ameliyat edilebilir. Sonuç olarak şunu da söylemekte yarar vardır. Varikosel hayatı tehdit eden bir rahatsızlık değildir. Çocuk sahibi olan ve ağrı yakınması olmayan kişilerde tedavi gerekli değildir. Eriskin erkeklerin %25 kadarında varikosel bulunur. Genel olarak varikosel erkeklerde kısırlığın en sık sebebi olarak kabul edilir.Sıklıkla sol taraf testisinde görülür.Nadiren sadece sağ tarafta veya her iki tarafta da görülebilir (%10-15).Sol taraftaki toplar damarın sağdakinden 10 cm daha uzun oluşu, solda daha sık görülmesinin nedenlerinden biri olabilir.Testislerin üst kısmında-yanda, skrotumun (torbanın) içinde kıvrımlar halinde şişlik hissedilir.Bazı varikoseller ağrı sebebi olabilirler. Ağrıdan kurtulmak için, testislerin sarkması ve dolayısıyla damarın gerilmesini önlemek gerekir. Bu amaçla, sporcuların kullandığı süspansuvarlar önerilebilir. Varikosel testise baskı yaparak testis çapının küçülmesine sebep olabilir. Varikosel hastalığında erkeklerin çocuk yapma kabiliyeti testisteki kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak azalabilir. Bir çok hasta bu durumdan sonra kısırlık sebebi aranırken saptanır. Hastalık testis dokusunu ne kadar bozarsa ve testis ne kadar küçülürse çocuk yapma kabiliyeti o kadar azalır. Varikoselin, sperm üretim yeteneğini bozup bozmadığının araştırılması için tahlil yapılması gerekir. Spermiogram adı verilen tahlil bozukluk derecesine göre ameliyat gerekebilir. Varikosel için mevcut tek tedavi yöntemi ameliyattır.Bir kez varikosel tanısı konulursa hastalık mutlaka cerrahi olarak düzeltilmelidir. Ameliyatda genişlemiş testis toplar damarları bağlanır ve problem ortadan kaldırılır. Operasyondan sonra varikosel tekrar oluşabilir ve yeni tedaviye gereksinim duyulabilir. Eğer çocuk sahibi olamama varikosele bağlı ise ve geç kalınmamışsa tedaviden sonra bir kaç ay içinde başarılı sonuçar elde edilebilir.
Etiketler:
varikosel nedir?nasıl tedavi edilir*
ELMA SİRKESİNİN FAYDALARI
SİRKE yapımı için en uygun elma türü şeker oranı yüksek kış elmalarıdır. Değişik çeşitlerin bir araya getirilerek kullanılması da sirkeye ayrı bir lezzet katar. Sirke yapımında kaçınılması gereken elma türleriyse ham ve ekşi olanlardır. Sirke yapımında dikkat edilecek en önemli konuysa hijyendir.
Elmalar yıkandıktan sonra, kullanılacak malzeme ve kavanozlar sıcak suyla iyice yıkanmalıdır. Elmalar küçük parçalara ayrıldıktan sonra preslenerek veya katı meyve sıkacağından geçirilerek suları çıkarılır. Meyve suyundaki şeker fermantasyona uğrayarak önce alkole, sonra ise asetik bakterilerinin yaptığı fermantasyonla asetik asite, yani sirkeye dönüşür.
Sirke yapımında iki faktör çok önemlidir; bakterilerin verimli çalışmasını sağlayacak sıcaklık ve oksijen (havalanma). Havayla teması arttırmak için mümkün olduğunca geniş ağızlı ve sığ bir kavanoz seçilir. Meyve suyu, üstte boşluk kalacak şekilde kavanoza doldurulduktan sonra, meyve sineğinin geçemeyeceği, fakat havalanmanın sağlanabileceği temiz bir bez/tülbentle kavanozun ağzı kapatılır. Günde bir kez karıştırarak havalanmayı sağlamak sirkeleşmeyi hızlandırır. Sirkeleşme için ılık ( 15-25 C ) bir ortam tercih edilir ve kavanozlar güneş ışığından uzak, loş bir yerde saklanır. Kullanılacak kaplar cam veya ahşap olmalıdır, metal kap tavsiye edilmez. Yapım sırasında sirkeleşmeyi hızlandırmak için daha önce yapılan doğal elma sirkesi katılabilir.
Sirke, seçilen elma türü ve koşullara göre üç- altı hafta içinde oluşur. Sirke kokusu alınmaya başlandığından itibaren, her gün tadarak istenilen tat ve asit derecesi (yüzde 4-8 asit oranı) elde edilene kadar işleme devam edilir. Elde edilen sirke fermantasyonun devamını engellemek için birkaç kat tülbentten, kahve filtresi vb. filtrelerden veya süzme yoğurt kesesinden geçirilerek iyice süzülür. Böylece meyve kalıntılarından arındırılır. Hava almasına olanak vermeyen ince uzun şişelere, tam dolacak şekilde aktarıldıktan sonra serin, loş, güneş ışığı almayan bir yerde saklanır.
Ne kadar süzersek süzelim, ev koşullarında doğal elma sirkelerinde fermantasyon tam olarak durdurulamaz; şişede, şifai özelliklerinin göstergesi olan ve “anne” ismi verilen yumuşak kaygan yapısıyla deniz anasını andıran düz bir tabaka oluşur. Bu tabaka bakterilerin atıklarından oluşur ve sirke kullanılacağı zaman atılır. Doğal sirkeler rafine olanlara göre daha bulanıktır. Fakat pastörize veya damıtılarak üretilen rafine elma sirkeleri, yüksek sıcaklıklardan ötürü, ona şifai özellikleri kazandıran enzimler, mineral maddeler, iz elementler, vitaminler, pektin, malik ve tartarik asitler açısından fakirleşir, bir kısmını tamamen yitirir.
Kullanıldığı yerler
Hazırladığımız sirkeleri salatalarda, çorbalarda vs. aroma vermek amacıyla kullanabiliriz.
Şifai amaçla kullanmak için; bir bardak suya 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı bal katarak, günde 3 kez, mümkünse yemeklerden önce (fazla kilo problemi için de etkili olan elma sirkesi bu amaçla kullanılacaksa mutlaka yemeklerden önce alınmalıdır) kullanılır.
Elma sirkesi koruyucu sağlık amacıyla, sürekli olarak günde bir kez sabahları açken ve alınmalıdır.
İyileştirici özellikleri
* Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. Örneğin kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar.
Uzun süreli kullanımı eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
* Sodyumun etkisini yansızlaştırarak yüksek tansiyondan korur.
* Kolesterolü düşürür. İçerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.
* Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu detoksifiye eder, yağlı-mukus kalıntıları parçalar.
* İçerdiği yoğun potasyum sayesinde hücre büyümesini destekler.
* Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da buhusu yapılır.
* İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmasında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır.
ALINTI
Elmalar yıkandıktan sonra, kullanılacak malzeme ve kavanozlar sıcak suyla iyice yıkanmalıdır. Elmalar küçük parçalara ayrıldıktan sonra preslenerek veya katı meyve sıkacağından geçirilerek suları çıkarılır. Meyve suyundaki şeker fermantasyona uğrayarak önce alkole, sonra ise asetik bakterilerinin yaptığı fermantasyonla asetik asite, yani sirkeye dönüşür.
Sirke yapımında iki faktör çok önemlidir; bakterilerin verimli çalışmasını sağlayacak sıcaklık ve oksijen (havalanma). Havayla teması arttırmak için mümkün olduğunca geniş ağızlı ve sığ bir kavanoz seçilir. Meyve suyu, üstte boşluk kalacak şekilde kavanoza doldurulduktan sonra, meyve sineğinin geçemeyeceği, fakat havalanmanın sağlanabileceği temiz bir bez/tülbentle kavanozun ağzı kapatılır. Günde bir kez karıştırarak havalanmayı sağlamak sirkeleşmeyi hızlandırır. Sirkeleşme için ılık ( 15-25 C ) bir ortam tercih edilir ve kavanozlar güneş ışığından uzak, loş bir yerde saklanır. Kullanılacak kaplar cam veya ahşap olmalıdır, metal kap tavsiye edilmez. Yapım sırasında sirkeleşmeyi hızlandırmak için daha önce yapılan doğal elma sirkesi katılabilir.
Sirke, seçilen elma türü ve koşullara göre üç- altı hafta içinde oluşur. Sirke kokusu alınmaya başlandığından itibaren, her gün tadarak istenilen tat ve asit derecesi (yüzde 4-8 asit oranı) elde edilene kadar işleme devam edilir. Elde edilen sirke fermantasyonun devamını engellemek için birkaç kat tülbentten, kahve filtresi vb. filtrelerden veya süzme yoğurt kesesinden geçirilerek iyice süzülür. Böylece meyve kalıntılarından arındırılır. Hava almasına olanak vermeyen ince uzun şişelere, tam dolacak şekilde aktarıldıktan sonra serin, loş, güneş ışığı almayan bir yerde saklanır.
Ne kadar süzersek süzelim, ev koşullarında doğal elma sirkelerinde fermantasyon tam olarak durdurulamaz; şişede, şifai özelliklerinin göstergesi olan ve “anne” ismi verilen yumuşak kaygan yapısıyla deniz anasını andıran düz bir tabaka oluşur. Bu tabaka bakterilerin atıklarından oluşur ve sirke kullanılacağı zaman atılır. Doğal sirkeler rafine olanlara göre daha bulanıktır. Fakat pastörize veya damıtılarak üretilen rafine elma sirkeleri, yüksek sıcaklıklardan ötürü, ona şifai özellikleri kazandıran enzimler, mineral maddeler, iz elementler, vitaminler, pektin, malik ve tartarik asitler açısından fakirleşir, bir kısmını tamamen yitirir.
Kullanıldığı yerler
Hazırladığımız sirkeleri salatalarda, çorbalarda vs. aroma vermek amacıyla kullanabiliriz.
Şifai amaçla kullanmak için; bir bardak suya 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı bal katarak, günde 3 kez, mümkünse yemeklerden önce (fazla kilo problemi için de etkili olan elma sirkesi bu amaçla kullanılacaksa mutlaka yemeklerden önce alınmalıdır) kullanılır.
Elma sirkesi koruyucu sağlık amacıyla, sürekli olarak günde bir kez sabahları açken ve alınmalıdır.
İyileştirici özellikleri
* Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. Örneğin kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar.
Uzun süreli kullanımı eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
* Sodyumun etkisini yansızlaştırarak yüksek tansiyondan korur.
* Kolesterolü düşürür. İçerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.
* Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu detoksifiye eder, yağlı-mukus kalıntıları parçalar.
* İçerdiği yoğun potasyum sayesinde hücre büyümesini destekler.
* Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da buhusu yapılır.
* İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmasında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır.
ALINTI
Etiketler:
elma sirkesinin faydaları,
şifalı bitkiler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)