15 Aralık 2008 Pazartesi

MEVSİMLERE GÖRE SAÇ BAKIMI

Daha güzel saçlara sahip olmak herkesin hayali.Ancak bu hayale ulaşabilmeniz için biraz çaba gerekir. Yeter ki saçlarınızın ihtiyaç duyduğu bakımı doğru zamanda uygulayın, farkı hissedeceksiniz. Değişen mevsimlerle birlikte vücudumuzu korumak için giysilerimizi, cildimizi korumak için cilt bakım ürünlerimizi değiştiririz.

İşte tıpkı bu örneklerde olduğu gibi saçlarımızın da ilgiye ve korunmaya ihtiyaçları vardır. Her saç, farklı mevsimlerde farklı bir bakıma ihtiyaç duyar. Çünkü farklı problemler farklı çözümler gerektirir.

Bahara ışıltılı saçlarla girin
Bütün bir kış boyunca eğer saçlarınıza özel bir itina göstermediyseniz, şimdi onların kurumuş ve yıpranmış olduklarını eminiz fark etmişsinizdir. Bu nedenle bahar ayları saçlarınız için bayram havasında geçmeli.

Zira eğer onları güçlendirecek ve canlandıracak formülleri bulamazsanız, yazın kavurucu güneşi saçlarınızı daha da içinden çıkılmaz sorunlara itecektir. Ekstra bakımlarla saçlarınızı kurtarmak için önünüzde 3 aylık bir bahar dönemi var. Peki, öncelikle ne yapmalısınız?

Unutmayın ki saçlarınızın da cildiniz gibi yeniden yapılanmaya ihtiyacı vardır. Saçlarınızın iç yapılarında, geçirdikleri işlemler karşısında zayıflamalar meydana gelir, saç boyları ve uçlarında çatallaşmalar olur. Artık saçlarınız kırılmaya daha da fazla müsaittirler. Bunun sonucunda ise esneklik ve güzelliklerini kaybederler.

Saçlar uzadıkça yıpranma oranları artar. Çatallaşmalar saçların uçlarından başlayarak üst noktalarına doğru tırmanır. Bu türden sorunlarla karşılaştığınızda ilk iş olarak bir kuaföre gidip, saçlarınızdaki kırıkları aldırmalı ve hatta saç boyunuzu sağlıklı kısımlarına kadar kısaltmalısınız. Daha detaylı ve profesyonel bir yardım için saç bakım merkezlerine başvurabilirsiniz. Saç boyunuz kısaldıktan sonra onları bir süre için aşırı fön ısısından korumaya çalışın. En azından kendilerini biraz olsun toparlayıncaya kadar. Bu arada saç türünüze uygun bakım ürünleri kullanmayı da ihmal etmemelisiniz.


Yaz aylarında özel koruma
Yaz aylarında saçlarınızın en büyük düşmanları; güneş ışınları ile deniz ve havuz suları.Bütün bu zararlı etkenler saçlarınızın kurumasına, renklerinin açılmasına ve uçlarının kırılmasına neden oluyorlar. Dolayısıyla saç uzmanları deniz ve havuza girerken bone kullanımını öneriyorlar. Böylelikle saçlarınız deniz suyunun tuzundan ya da havuzun klorundan etkilenmiyor, saç renginiz düzensiz bir biçimde açılmıyor.



Yaz mevsiminde özellikle boyalı saçlara sahipseniz bone kullanımını ihmal etmemelisiniz. Zira boyalı saçlar, havuz suyuyla temas ettiklerinde ortaya hiç de iç açıcı görüntüler çıkmıyor. Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan UV filtreli, koruyucu özellikli şampuanlar ve bakım ürünleri de saçların doğal yapısını korumada etkili oluyorlar. Sonbaharda saç dökülmelerine dikkat!

Deniz, klor ve güneşin saçlar üzerindeki yıpratıcı etkilerinden bahsetmiştik. Dolayısıyla yaz mevsiminde korumasız bırakılan saçları sonbaharda, kötü bir görünümle birlikte sağlık sorunları bekliyor. Zira mevsim değişikliği zaten saçların dökülmelerine yol açıyor. Kuru ve cansız saçlar ise mevsim değişikliğinin etkilerinden fazlasıyla nasiplerini alıyorlar. Saçlar matlaşıyor, saç boylarında ise çatallaşma ve kırılmalar göze çarpıyor. Bütün bunları engellemek için yaz aylarında saçları korumak gerekiyordu.

Peki, şimdi ne yapılabilir?
Öncelikle saçlarınızın durumu gerçekten çok kötüyse bir saç uzmanına görünmenizi tavsiye ederiz. Büyük bir ihtimalle saç boylarınızı mümkün olduğu kadar kısaltmanız gerekecek. İkinci aşamada ise yoğun nemlendiricili bakım maskeleri saçlarınızın imdadına yetişecek. Düzenli olarak saç dökülmesine karşı güvenilir bir ürünün kullanılması da kaçınılmaz. Böylelikle hem saçlarınızı yazın bıraktığı kötü izlerden kurtaracak, hem de kış aylarına karşı güçlendirmiş olacaksınız.



Saçlarda kış bakımı
Soğuk kış aylarında saçlarınızı bekleyen koşulların mükemmel olduğu söylenemez. İsli ve ağır havadan yalnızca cildiniz değil, saçlarınız da etkilenir. Soğuğun ne derece büyük bir düşman olduğunu anlamak için aynaya bakmanız yeter. Hele bir de saçlarınız sağlıklı değilse, o zaman işiniz var demektir. Sonbaharda başlayan saç sorunları, kışın gelmesi ile birlikte giderek artar. Örneğin; yağlı saçlardaki yağ oranı yükselir, kuru saçlar ise daha da kurur.

Mevsim değişikliğinin saç dökülmesini hızlandırdığı yine unutulmamalıdır. Kış aylarında saçlarınızı yıkadıktan sonra iyice kurutmadan dışarı çıkamazsınız ve doğal olarak yoğun fön ısısı da saçlarınıza zarar verebilir. Peki, saçlarınızı bütün bu olumsuz etkenlerden korumak için neler yapabilirsiniz? İşte size bazı ipuçları... Saçlarınızı daima az şampuan kullanarak yıkayın, çok fazla şampuan kullanıldığında saçlarınız daha temiz veya bakımlı olmuyor. Buna karşın fazla miktarda kullanılan şampuan iyi durulanamadığı takdirde kepek sorunuyla karşı karşıya kalıyorsunuz: Avucunuza aldığınız şampuanı bir miktar ılık suyla sulandırıp, saçlarınıza güzelce yayın.

Saçınızı yıkadıktan sonra mutlaka bakım yapan bir saç kremi uygulayın. Kremi henüz nemli saçlarınıza yaydıktan sonra, yumuşak bir havlu yardımıyla tampon yapın. Etkisini göstermesi için en az 2 dakika kadar bekleyin. Nemini kaybetmiş her boyda saça, özellikle uç kısımlara özen göstererek maske uygulayabilirsiniz. Maskenin etkisini artırmak için, saçınızda beklettiğiniz süre içinde neler yapabilirsiniz? Başınıza bir bone giyin.



Sıcak bir ortamda, örneğin kalorifer yanında oturarak bekleme süresini doldurun. Konsantre ürünler veya ampul kullanıyorsanız, kutu üzerinde belirtilen doza mutlaka uyun. Saç derisine parmak uçlarınızla uzun uzun masaj yaparak iyice nüfuz etmesini sağlayın. Böylece saçınız kısa süre içinde yaz aylarında kaybettiği eski güç ve yumuşaklığına kavuşacaktır.

9 Aralık 2008 Salı

YÜZDE ÇIKAN SİYAH LEKELER


Yüzde Çıkan Siyah Lekecikler : 2 çorba kaşığı mısır unu veya yulaf unu 1 yumurta akı ile köpükleninceye kadar çırpılır. Yüzdeki siyah lekelere sürülür. Kuruduktan sonra kuru, pamuklu bir bezle silinir. Sonra soğuk su ile yıkanır.Yüze zeytin yağı ile hafif masaj yapılması tavsiye olunur. Yüz masajdan evvel, sabun kullanmadan sıcak su ile yıkanır ve soğuk su ile durulanır. Sonra da zeytin yağı ile yüze hafif masaj yapılır ve 20 dakika bekletildikten sonra tekrar sabun kullanılmadan sıcak su ile yıkanır, soğuk su ile de durulanır. Zeytinyağı dirsek ve tırnaklar içinde yararlıdır. Zeytin yağına taze fesleğen (100 g. fesleğen 1/2 It. zeytin yağı) karıştırılır. Bir hafta bekletilerek yapılırsa çok yararlıdır.

CİLT TEMİZLEYİCİ MASKELER

Patlıcan ve sarımsak lapası maskesi
Dilimlenmiş yarım patlıcan iki bardak suda kaynatılır. Hazırlanan karışıma bir diş sarımsak eklenerek lapa haline getirilir. Buna kaymak katılarak krem haline getirilir. Bu karışım iki ay boyunca her gün tekrarlanmalıdır. Tendeki mikropları arındırmada ve yüze canlı bir görünüm kazandırmada etkindir.

LİMONLA CİLT GÜZELLİĞİ

Limon, cildiniz için serinletici ve canlandırıcı bir etki yapar. Altı adet limonu, kabukları ile birlikte halka şeklinde dilimleyin. Derin bir kaba soğuk su doldurun ve içine dilimlediğiniz limonları atın. Limonların kabukları yumuşayana kadar en az bir-iki saat bekletin. Süre tamamlandıktan sonra limonları elinizle sıkın ve banyo suyunun içine limonları ve hazırlanan suyu ilave edin. Eğer limonların suda bekletilme süresi sizin için çok uzun ise, o zaman limonların suyunu sıkın ve limonlarla birlikte banyo suyuna katın. Hazırladığınız limon banyosunun içinde 20 dakika kalmanız yeterli olacaktır. Bu özel banyo için kan dolaşımınızı hızlandırırken, iç açıcı limon kokusu da güne dinamik başlamanıza yardımcı olacaktır.

Cilt için limon peelingi

Limonun içerdiği asitler cilde aynı zamanda peeling görevi yapabilir. Dirsek, diz ve tabanlarda oluşan sert derileri size şimdi verecek olduğumuz limon reçetesi ile yumuşatarak, pürüzsüz görünmesini sağlayabilirsiniz. Bir çorba kaşığı limon suyu ile iki çorba kaşığı balı kısık ateşte hafifçe ısıtın. Ocaktan alındıktan sonra bir süre soğumasını bekleyin. Hazırlanan karışım soğuduktan sonra kuruyan ve çatlayan cildin üstüne sürün. 20 dakika beklettikten sonra peeling yaptığınız bölgeyi su ile temizleyin. Son olarak temizlediğiniz bu bölgeyi limon kabuklarıyla ovalıyın. Bu işlem sonunda derinizin taze görünüşü sizi bile şaşırtacaktır.

Limonlu yüz temizle losyonu

Limon yağlı ciltler için ideal bir temizleyicidir. Çünkü limonun sıkılaştırıcı bir etkisi vardır. Tarifini verdiğimiz yüz losyonu, yüzdeki siyah nokta ve sivilcelere karşı en ideal losyondur. Bunun için 30 ml. limon suyunu 30 gr. bal ve 200 ml. damıtılmış suyla karıştırın ve bu karışımı bir cam şişesinin içine koyun. Hazırladığınız bu losyonu sabahları ve akşamları, bir pamuğa damlatarak yüzünüze sürün. Böylece hem temiz hem de canlı bir cilde sahip olacaksınız. Ancak yüzünüze bu karışı sürdükten sonra en az iki saat güneşe çıkmamaya dikkat edin. Aksi halde yüzünüzde lekeler oluşur.

Limonla değişik yüz maskeleri

- Az yağlı yoğurda 5 damla limon suyu katın. Yüzünüzü temizledikten sonra bu maskeyi sürün ve 15 dakika bekleyip yıkayın.

- Avokado”nun yarısını püre haline getirin, içine bir çay kaşığı limon suyu katın ve bir yumurta akını iyice çırptıktan sonra ekleyin. Cildiniz kuru ise birkaç damla badem yağı da koyun. Karışımı yüzünüze ve boynunuza uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra su ile temizleyin.

- 100 gr. yulaf ezmesi, 1 limon suyu ve bir yumurta akını karıştırdıktan sonra ortaya çıkan karışımı, maske halinde yüzünüze yayın. 10 dakika bekleyin. Bu maske cildinizi gerginleştirecektir.

6 Aralık 2008 Cumartesi

Bel Fıtığı tedavisi

Bel Fıtığı Tedavisi


Erişkinlerin %80 i hayatlarında en az bir kere bel ağrısı atağı geçirirler. Bel ağrılarının %90 ı 1-2 haftada iyileşir. Bu tedavi yöntemlerinin amacı iyileşmeye katkıda bulunmaktır. Cerrahi olarak tedavi edilen olgu sayısı %1-4 arasındadır.

Tıbbi tedavi iki fazda ele alınabilir. İlk fazda ağrının ilk başlangıcından sonraki üç aylık süre düşünülmelidir. Bu süre çoğu akut bel ağrısı sendromunda doğal iyileşme dönemidir. Bu dönemde tedavi yalnızca iyileşmeyi hızlandırmak amacındadır. İkinci fazda üç aydan fazla süren kronik bel ağrısı hastaları ele alınır. Bu dönemde daha kompleks girişimlere gerek duyulur. Bu hastaların fiziksek durumları bozulmuş, sakatlık gelişmiş ve kronik ağrı tablosu oluşmuştur. Bu fazdaki tedavinin hedefi fonksiyonu arttırmak ve bir miktar tıbbi iyileşme elde etmektir.

1-Yatak İstirahati
Uygun pozisyonda yatarak geçirilecek birkaç günlük mutlak yatak istirahati bilinen en etkin tutucu tedavi yöntemidir. Sadece bel ağrılarına 2-3 gün, bacak ağrısı varsa 7 gün süreli tedavi yeterlidir. En ideal istirahat pozisyonu düz ve kalça bükülü sırt üstü yatarak olur. Yan yatılacaksa düz ve bacak bükülerek yan yatılır.

2-İlaçlar
Hafif bel ağrılarında ilk tedavide ilaç vermek gereksizdir. Sadece hasta eğitimi, aktivite şeklinin değiştirilmesi ve fizik tedavi yeterlidir. Ancak ani başlangıçlı, şiddetli bel ağrısında güçlü ağrı kesici ve anti-enflamatuar ilaçlar kullanılmalıdır. Kas gevşeticiler ve anti depresanlar da faydalıdır.

3-Aktivite Şeklini Değiştirmek
Bel irritasyonundan kaçınmak ve aktivite şeklini değiştirmek gerekir. Bele yüklenmeye neden olacak ağır kaldırma şeklinden sakınılmalıdır. Ayrıca oturmak bazı hastalarda şikayetleri arttırır. Bu tip hastalar uzun süreli oturmamalı ve otururken pozisyon değiştirmelidirler. Belin arkasına yumuşak küçük bir yastık konmalı veya koltuk hafifçe geriye itilerek kol destekli oturulmalıdır. Aktivite kısıtlanması kısa bir süre için yeterlidir. Uzun süreli aktivite kısıtlaması iyileşmeyi olumsuz yönde etkiler.

4-Egzersiz
Hastalar hareketsizliğin zararlı etkilerinden korunmak için, normal aktiviteye dönünceye kadar egzersiz yapmalıdır. Aerobik egzersizi, yürüme, egzersiz bisikleti kullanma, yüzme önerilir. Şikayetlerin başladığı ikinci haftadan itibaren, giderek arttıracak şekilde günlük 20-30 dakikaya çıkan egzersizlere başlanabilir. Ancak hastalar egzersizlerin ilk dönemlerinde ağrılarının artabileceğini bilmelidirler. Eğer tolere edemiyorsa egzersizin şeklini değiştirmelidir.

5-Fizik Tedavi Yöntemleri
Masaj, diatermi, ultrason, cilt laser tedavisi, TENS, biofeedback, trabsiyon gibi fizik tedavi yöntemleri akut bel ağrısında şikayetlerin düzeltilmesinde etkinliği gösterilememiş yöntemlerdir. Akut fazda sıcak ve elektroterapi zararlıdır. Kronik bel ağrısında ise sıcak uygulamaları daima yararlıdır. Masaj, akut bel ve bacak ağrılarında şikayetleri arttırır, kesinlikle yapılmamalıdır. Akut faz geçtikten sonra kas spazmı halen devam ediyorsa masaj aktif egzersizler yararlı olur. Manuel tedavi de halk arasında bel çekmek, bel masajı olarak adlandırılan bir uygulamadır. Bilimsel olarak uygulanırsa faydalı olabilir. Manuel tedavinin daha çok faset eklemlerine faydalı olduğu söylenmektedir. Fasetlerin dizilim bozukluğu ve sub-lubsasyonlarında küçük ayarlamalarla düzelttiğini iddia etmektedir. Ancak bel fıtığında manuel tedavi uygulanamaz.Bu tip bel manüplasyonları bel fıtığını arttırır.



Bel Korseleri
Bazı durumlarda faydalıdır. Bel fıtığı tedavisinde direk yararı yoktur. Ancak bel kaslarına olan yükü %25 oranında azalttığı, postürü düzeltip, lordozu koruyup, aşırı hareketi önlediği ve emniyet hissi sağladığı için faydalı olabilir.

Enjeksiyon Tedavisi
Ağrıya neden olan yeri bulup oraya ağrı oluşumunu engelleyen ilaçlar verilebilir. Tedavi dışında tanı koymada da yardımcıdır

Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı İçin Öneriler

Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı İçin Öneriler


Doktorunuz tarafından yapılan muayeneniz sonucunda ağrılarınıza neden olan olay "şimdilik" kaydıyla cerrahi tedavi sınırına gelmiş olarak gözükmüyorsa bunu büyük bir avantaj olarak kabul etmelisiniz. Dolayısıyla, biraz sonra, aşağıda sıralayacağım önerileri yerine getirdiğiniz taktirde belki de bundan sonra hayatınız boyunca ya hiç bu tip bir ağrıyla karşı karşıya gelmeyeceksiniz ya da günde bir, iki tane alınacak basit ağrı kesici ilaçlarla geçiştirilecek kadar önemsiz, sizi doktorunuza gitmeye zorlamayacak düzeyde ağrılarınız olacaktır.

1. Mutlak Yatak İstirahati:
Bu öneri sadece çok aşırı ağrılarınızın olduğu ve günlük yaşantınızın bu ağrılar nedeniyle çok kısıtlandığı dönem ya da dönemler için geçerlidir. Burada biraz sonra tarif edeceğim kurallara kesin bir şekilde uyulması şarttır. Çünkü bel ve bacak ağrılarının tedavisinde en büyük amaç istirahattir. Hiçbir ilaç kullanılmasa bile, sadece böyle bir istirahat uygulandığında, ağrılarınız % 50?e varan oranlarda azalabilir. Eğer size özellikle mutlak yatak istirahati önermiş isem, şimdi, tarif edeceğim şekilde yapacaksınız: Mutlak yatak istirahatinde iken yalnızca tuvalet ?büyük ve küçük abdest? ihtiyacınız için yatakdan kalkabilirsiniz. Bunun dışında kesinlikle yatak dışına çıkmayacaksınız. Oda ya da ev içinde dolaşmayacaksınız.Yatakda oturmayacaksınız.Yemeklerinizi yatakda, yan yatar pozisyonda yiyeceksiniz. Yatarak televizyon seyredebilirsiniz. Bu şekilde ortalama en az 5 (beş) gün süreyle istirahat edeceksiniz.Tekrar ediyorum, mutlak yatak istirahati sadece çok aşırı ağrılarınızın olduğu ve günlük yaşantınızın bu ağrılar nedeniyle çok kısıtlandığı dönem ya da dönemler için geçerlidir.

2. Yatacağınız Yatağın Özellikleri:
Gevşeme ve iyi bir dinlenme için üzerinde yattığınız karyola ve yatağın (şilte = döşek) bazı özelliklerinin olması gerekir: Karyolanızın yaylı somyesi varsa ve aşırı esniyorsa, bu takdirde, bunun üzerine tahta ya da benzeri (sunta vb.) sert bir malzeme koymak gerekir. Açılır kapanır ahşap kanepe veya yatak altı sık, sert metal ızgara zeminli karyolalarda, ayrıca, başka bir şey koymak gerekmez. Böyle sert zeminli karyolaların üzerine ise, varsa tercihan piyasalarda değişik marka ve kalitede satılan yaylı yataklar; bu imkanın olmadığı durumlarda ise pamuk yatak konmalıdır. Yün yatak, sıcak tuttuğu varsayılarak pek çok evde kullanılıyorsa da yatak içindeki yünler yer yer kümeleşip eğri büğrü,düzensiz bir satıh oluşturmaları nedeniyle bel anatomisi ve biomekaniği için sakıncalıdır. Asla tavsiye etmem. Yine zaman zaman uygulanan bir başka yanlış ise sert bir zemin üzerine ince bir battaniye serip üzerinde uyumaktır ki bu da son derece sakıncalıdır. Çünkü gevşeme ve iyi bir dinlenme için üzerinde yattığınız şilte vucudunuzun, özellikle, bel çukurunuzu dolduracak kadar yumuşak olmalıdır. Daha sert ve daha yumuşak karyola zemini ya da şilte zararlıdır. Mevcut ağrılarınızın daha da artmasına neden olur.Yapılan diğer bir yanlış da yer yatağıdır. Aşağıda tarif edeceğim yatış ve kalkış şekline uygun olmaması nedeniyle de yer yatağını önermem.Karyolanızın, dolayısıyla yatağınızın yerden yüksekliği en az 50 cm. olmalıdır. Ani ve uygun olmayan yanlış, ters bir pozisyonda yatağa yatmak ya da yatakdan kalkmak mevcut ağrılarınızın şiddetlenmesine yol açabilir. Bu nedenle yatış ve kalkış esnasında beliniz hiç zorlamamak (travmatize etmemek) ya da en az zorlamak için aşağıda,size tarif edeceğim yatış ve kalkış pozisyonlarınızı iyice öğrenmek ve bundan sonraki yaşamınızda devamlı uygulamak zorundasınız!

3.Yatağa Yatarken Ve Yataktan Kalkarken:
Yatağa yatarken takip edilecek yol şudur: Önce yatağın kenarına gelip oturacaksınız. Her iki elinizi yatağın kenarına koyup destek alarak, diz arkası çukurlarınız yatağın kenarına değinceye kadar, kendinizi yatağın ortasına alacaksınız. Daha sonra önce yatağa yakın dirseğinizi yatağa dayayıp, tam yan yatar vaziyette, başınızı yastığınıza değdireceksininiz. Başınız yastığa değdikten sonra ise her iki ayağınızı yatağa çekeceksiniz. Artık tüm vucudunuzla yatağın içindesiniz. Arzu ederseniz ya bu şekilde tam yan yatabilirsiniz ya da sırt üstü dönerek istirahat edebilirsiniz.Yatakdan kalkarken takip edilecek yol ise yatağa yatarken takip edilen yolun tam tersidir. Yatakda sırt üstü vaziyette yatıyor iseniz,önce, hangi taraftan yatakdan kalkacaksanız, o tarafa tam yan vaziyette döneceksiniz. Bu şekilde yatağın tam kenarına geliniz. Bundan sonra, önce, her iki bacağınızı yatakdan aşağıya sarkıtırken yatağa yakın dirseğinize dayanarak baş ve vucudunuzu yatakdan kaldırınız. Artık yatağın kenarında oturuyorsunuz. Hemen ayağa kalkmak için acele etmeyiniz. Yatakda, uzun süreli, yatıyor olabilirsiniz.Bu nedenle ani kalkışlarınızda başınız dönebilir, düşebilirsiniz. Böyle bir durumu önleyebilmek amacıyla, her iki elinizi dayayarak, yatak kenarında bir müddet oturunuz. Başınızın dönmediğinden iyice emin olduktan sonra,her iki ayak tabanınız ile yeri ayağınızın altında iyice hissedip, her iki elinizle oturduğunuz yatakdan destek alıp kalkınız.

4.Yatakta Yatarken:
Dizleriniz kıvrılmış vaziyette, tam olarak yan tarafınıza dönerek yatabilirsiniz; ya da sırt üstü uzanarak istirahat edebilirsiniz. Sırt üstü yatar vaziyette yatıyorsanız, arzu ederseniz, her iki dizinizi kırabilir ve altına bir yastık koyarak daha da rahat edebilirsiniz.Bilmeniz gereken tek yanlış yüzü koyun vaziyette yatmakdır. Çünkü bu pozisyon mevcut ağrılarınızı arttırabilir.

5.Tuvalet:
Alaturka tuvalete oturup kalkmanız, ağrılarınız nedeniyle, zor olabilir. Bu nedenle, varsa, alafranga tip tuvalet kullanmanızı tavsiye ederim. Eğer böyle bir olanağınız yok ise ve sizin de alaturka tuvalete oturup kalkarken ağrılarınız şiddetleniyorsa, bu takdirde, arkalığı düz ve sert olan bir kahveci sandalyesine delik açtırarak lazımlık yerleştirebilir ve onu kullanabilirsiniz.

6.Banyo:
Size mutlak yatak istirahati tavsiye etmiş isem bu dönemin sonuna kadar banyo yapmayınız. Bu dönem sırasında, vucudunuzu, sabunlu bez ile sildirebilirsiniz. Böylesine kesin bir kısıtlamanın söz konusu olmadığı bir yatak istirahatini size önermiş isem ya da ağrılarınız sizi artık pek rahatsız etmeyecek düzeyde ise, bu takdirde, yanınızda bir yakınınız varken ve de onun yardımı ile oturarak yıkanabilirsiniz. Oturarak yıkanırken arkası sert, düz ve 900 (doksan derece) dik bir sandalyeye sırtınızı, belinizi ve kalçanızı dayayarak, ayaklarınızı yere koyarak veya tercihanayaklarınızın altına bir basamak koymak suretiyle, dizlerinizin seviyesini kalça seviyesinden biraz daha yukarıda tutacak şekilde oturmanızı öneririm. Ayakda yıkanmak isterseniz bir ayağınızın altına alçak bir basamak koymayı ihmal etmeyiniz.

7.Cinsel Yaşam:
Ağrılı dönem sırasında kısıtlama uygun olur. Bu dönemin sonunda da çok aktif olmamak kaydıyla kısıtlama kaldırılır.

8.Diyet:
Yemenize ve içmenize ait özel bir tavsiyem yok. Ancak boyunuza göre kilo fazlalığınız varsa zayıflamanızı KESİNLİKLE öneririm. Böyle bir durum söz konusu ise özel zayıflama diyet listenizi, bir diyet uzmanından, almalısınız.

9.Ayakta iken Ve Yürürken:
Uzun zaman ayakda durmayınız. Eğer uzunca bir zaman ayakda durmak zorunda iseniz, bu takdirde, bir ayağınızın altına alçak bir basamak koyarak dinlendiriniz. Bu yöntemi, sırayla, her iki ayağınıza uygulayarak her iki ayağınızı da dinlendiriniz. Yürürken başınızı dik, çeneniz hafifçe öne eğilmiş, adeta başınızın üzerinde kitab taşıyorcasına, rahat bir elbise giyerek, hafif topuklu bir terlik ya da ayakkabı ile yürüyünüz.


10.Otururken:
Arkalığı sert, düz ve dik bir sandalyaye, her iki ayak tabanınızın tamamı yere basar vaziyette ve her iki dizinizin seviyesi kalça eklemleri seviyesine göre daha yüksekde kalacak şekilde oturmalısınız. Bel çukurunuzu arttıracak, bel biomekaniği için uygun olmayan, koltuk ve benzeri yerlere oturmayınız.Daima belinizi destekleyecek şekilde arka kısmı sert, düz ve dik bir sandalyeyi tercih ediniz. Yaptığınız işe mesafeli oturmayınız. Otururken bacak bacak üzerine atabilirsiniz. Bir alçak basamak ya da benzeri bir şey üzerine ayaklarınızı koyabilirsiniz. Bağdaş kurarak yere veya divan ya da benzeri herhangibir yere belinizi dayıyarak oturabilirsiniz. Yüksekce bir yere oturuyorsanız ve ayaklarınız yere değmiyor ise , bu takdirde, her iki ayağınızın altına bir basamak koyarak diz eklemi seviyenizi kalça
eklemi seviyesi üzerine getiriniz.

2 Aralık 2008 Salı

CEVİZ YEMENİN 9 ÖNEMLİ SEBEBİ


Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor, kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.


2. Ceviz kanserden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.


3. Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor.


4. Cevizdeki L-Arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri var.


5. Ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya`da ceviz hâlâ beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.


6. Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.


7. Safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.


8. Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan, zaman farkından uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.


9. Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların gelişimini erteleyebiliyor. Ceviz, manganez ve bakır içeriyor. Gaziantep, aa

1 Aralık 2008 Pazartesi

Röfle Yaptırmanın Püf Noktaları


Röfle Yaptırmanın Püf Noktaları
[Evde Röfle Çekmenin (Yapmak) Püf Noktaları] Işıltı aşkı şöyle bir şeydir: Düşünmeden saçlarında mükemmel görünen röflelerle yürüyen kadının arkasından bakarken buluverirsiniz. Röfleler sihirli olabilirler ve hayret verici bir etki yaratabilirler. Ama herhangi bir renk değişimi gibi onlar da hileli olabilir ve saçlarınızın gölge ve tonuna özel dikkat edilmesini gerektirir.

Başarılı röfleler aynı zamanda saçlarınızın dokusuna ve sağlığına kimyasalların saçınızda ne kadar kalacağına ve ne kadar röfle istediğinize de bağlıdır. New York’lu veteran kuaförler Arté Salon’dan Valerie Ahms ve Kim Lépine Salon’dan Carmen Rossi’ye bu şık bakışları üzerine çekici parıltılı saçlara evde ya da salonda nasıl sahip olacağımızın yollarını sorduk. Röflenizi evde yapın.

Birçok kuaför evde saçlarınızı boyamanın röfle yapmaktan daha kolay olduğunu kabul ediyor. Bu yüzden evde saçlarınızı boyamakta başarılı olmanız gölge yapmakta da başarılı olacağınız anlamına gelmiyor. Aslında gölge gayet zor olabilir ve bir çoğu size salonda yaptırmanızı söylüyor. (Evde yapılan gölge çok sarı ya da ağarmış gibi olabilir.)

Yine de evde gölge yapmayı tercih ediyorsanız en azından bu öğütleri dinleyin:

Başlamadan önce iyi bir arındırıcı kullanın böylece saç uçlarınızı fazla işlem görmekten kurtarırsınız.
Gölge maddesini saçlarınızda her zaman normal boyadan daha kısa süre tuttuğunuza emin olun. Kimyasalları saçlarınızda uzun süre tutmak saçlarınıza zarar verir. 30 dakika iyi bir zamandır ama yine de kutu üzerindeki kullanım tavsiyelerini uygulayın.
İyi bir arkadaşınızdan yardım etmesini isteyin böylece hem öne hem de arkaya uygulayabilirsiniz.
Renk açıcı kimyasalların doğru miktarda olduğundan emin olun. Eğer çok inceldiyse renk açıcı akacak ve nereye sürüp nereye sürmediğinizi bilemeyeceksiniz. Çok kalınsa yeteri kadar uygulayamayacak ve gerektiğinde dağıtamayacaksınız.
Kıvırcık saçlar bir parça daha zor olacaktır. Ne yaptığınızı görmek için ve gölge yapmayı kolaylaştırmak için saçlarınızın kabarıklığını indirmeye çalışın. Kıvırcık saçlarla hata yapmak kolaydır çünkü ya çok kalın gölgeler yaparsınız ya da sadece üstlere yapar ve altları unutursunuz.
Doğru ürünü kullandığınızdan emin olun ve her zaman doğal renginizden sadece 1 ya da 2 ton açık gölge yapın. Eğer bu tonlarda yaparsanız sonuç daha iyi olacak ve düzeltilmesi gerekirse de düzeltmek daha kolay olacaktır.

Salonda gölge yaptırmak
Bir çok kuaför gölge yapmak zor bir iş oduğundan eğer karşılayabiliyorsanız salonda gölge yaptırmanızı öneriyor. Başka nedenler de var: eğer hamile iseniz kimyasal uygulamalar yaptıysanız siyah saçlıysanız ve tamamen sarışın olmak istiyorsanız...

Eğer gerçekten koyu renk saçlarınız varsa kuaförünüz gizli tehlikeleri turuncumsu gölgeler kullanarak engelleyebilir. Saç renginizi açtıktan sonra doğru tonu ekleyebilir böylece gölgeleriniz gerçek saçlarınızla daha iyi karışacak ve ten renginizle de daha iyi uyum sağlayacaktır.

Perma yaptırdınız ya da saçlarınız düzleştirdiyseniz saçlarınız daha geçirgen olacak ve rengi eşit olmayan bir şekilde emecektir. Bu durumda kuaförünüz yarı kalıcı bir renk kullanabilir. Eğer yakınlarda kimyasal bir işlem yaptırdıysanız saçlarınızı boyamadan önce 1 ya da 2 hafta beklemenizi 2 uzman da tavsiye ediyor.

"Hamile iseniz yarı kalıcı boya kullanılmalıdır çünkü incedir. Kalıcı boyanın tersine yarı kalıcı gölgeler saçlarınızı sarı yapmayacak ama size hoş bir ton verecektir. Aynı zamanda da saçlarınız hacim kazanıp daha fazla parlayacak.

Önce saçlarınız kestirin özellikle de katlı saçlarınız varsa ya da saç şeklinizi değiştiriyorsanız. Valeri gölge yaptığında kesimin çizgilerini takip etmeyi seviyor ve gölgelerin her zaman kesimle uyumlu olması gerektiğini söylüyor.

Renk uzmanınıza onun tavsiye ve önerilerini sorun. Mesela Valerie “Uzun saçlarla her zaman gölge uygularım çünkü saçların düz bir görüntüsü olmasını istemem.” Ama kısa saçlarınız varsa kadınsı bir görünüm için size sadece uçları biraz açık renge boyamayı tavsiye edebilir. Daha zarif bir görünüm arayan ya da sadece beyazlarını kapatmak isteyen daha yaşlı bir kadın için farklı bir yol seçebilir.

Koyu gölgeleri de sorun bunlar normal renginizden daha koyu olacaklardır. Eğer zamanlar açık gölgeleriniz beyazlaşmaya başladı ya da kaybolduysa Valerie biraz tezat yaratmak için koyu gölgeler yapılabileceğini söylüyor.